Vaaz ve İrşadın Dindeki Yeri

Vaaz ve irşadın dindeki önemi nedir?

İnsan toplumsal yönü ağır basan bir varlıktır. Davranışlarıyla toplum içinde dengeli bir hayat sürdürmek zorundadır. Diğer insanlar ile uyumlu, haklarına saygılı olmak bir görevdir. Şayet bir olumsuzluk yaşanıyor ise bunu da gidermek bir vazifedir. Kur’an-ı Kerim bunu şöyle ifade ediyor:

-“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”[1]

Bu ayet-i kerime toplum içinde insanlar arasında iyiliği emreden bir gurubun bulunmasını bir görev olarak beyan etmektedir. Bunun dinî bir görev olduğu da anlaşılmaktadır. Dinin İman, ibadet, ahlak esaslarının öğretilmesi gerekmektedir. Özellikle yaygın bir öğretim tarzı içinde bunun yeri mabetler olacaktır. Çünkü halkın din öğretiminin yapıldığı mekânların başında mabetler gelmektedir. Burada bu görevi de vaizler ve imam hatipler yapmaktadır. Esas işi halkı aydınlatmak, insanların maddî ve manevî sorunlarını gidermektir. İnsanların ruhî ve psikolojik olarak rahatlamalarını sağlamaktır. Hz. Peygamber (sas) dini bir noktada terapi yani telkin yolu ile insanların rahatlama olarak tanımlamıştır:   

-Ebû Rukayye Temîm İbni Evs ed-Dârî  (ra) den rivayet edildiğine göre, Nebî (sas): “Din nasihattır” buyurdu. Biz kendisine: Kimin için nasihattir? dedik. Peygamber Efendimiz: “Allah, Kitabı, Resûlü, mü’minlerin yöneticileri ve tüm Müslümanlar için nasihattır”[2] buyurdu.

Vaaz ve irşad işinin dinî bir görev olduğu ortadır. Bu görevi yerine getirecekler öncelikle sağlam dinî bilgi altyapıyı ve hayatın ihtiyaçlarına yönelik bilgileri edinmek zorundadırlar. Özellikle güncel bilgilerin yanında, yerine göre kullanılması gereken teknik aletleri de kullanarak aktarabilmelidir. Dinin sadece bilgi sadedinde kalmasını değil, hayatın canlı yaşanabilir, bir aksiyon olduğunu göstermelidir.  

[1] Âl-i İmran suresi, 104. ayet

[2] Müslim, Îmân 95. Buhârî, Îmân 42; Ebû Dâvûd, Edeb 59;  Tirmizî, Birr 17; Nesâî, Bey’at 31, 41

İslam ve İhsan

VAAZ VE VAİZLİK NEDİR?

Vaaz ve Vaizlik Nedir?

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN HUTBELERİ

Peygamber Efendimiz'in Hutbeleri

HUTBENİN MUHTEVASI VE DUALARI

Hutbenin Muhtevası ve Duaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.