Vaaz ve Vaizlik Nedir?

Vaizlik nedir? Vaaz nasıl ifa edilir?

Vaizliğin ilk uygulamaları Hz. Peygamber (sas)’in cami derslerinde görülür. Sonrasında ise Sahabiler ve Müslüman âlimler tarafından sürdürülen bir din tebliği ve halk eğitim hizmetidir. Özellikle haftada bir veya iki kere yapılır. Günümüzde de periyodik olarak devam etmektedir. Her Perşembe günü halka vaaz eden Abdullah b. Mes’ud (ra)’a, “Bize her gün va’z ediniz” denilince, O:

“ - Sizi bıktırmaktan endişe ederim. Ben, vaaz ve nasihat konusunda sizin için en uygun olan zamanı gözetliyorum. Peygamber Efendimiz de bize aynı şekilde davranır, bizi usandırmamak için uygun fırsatlar kollardı[1] cevabını vermiştir. Böylece bize Hz. Peygamberin vaaz konusundaki tutum ve davranışını da hatırlatmıştır.

Ayrıca Hz. Peygamber, istek üzerine kadınlar için de belli bir gün tayin ederek onlara da vaaz ve nasihat etmiştir.[2]

Hz. Peygamber, bir gün hutbe irâd buyururken mescide giren bir bedevî, bilmediğini bu konuda bilgi ve nasihat istediğini belirtmiştir. Bunun üzerine hutbesini yarıda bırakan Hz. Peygamber, minberden inmiş, getirilen bir sandalyeye “kürsî” oturarak o kişiye bilgi vermiş İslâm’ı öğretmiştir. Daha sonra da çıkıp hutbesini tamamlamıştır.[3]

Hz. Peygamber (sas)’in bu olayda oturduğu sandalye “kürsî”, camilerimizdeki vaaz kürsülerinin ilk örneği kabul edilmiştir. Bu sebeple hemen her cami ve mescidde mihrab ve minber gibi bir de kürsü bulunmaktadır.

Kürsü, cami ve medreselerde vâiz ve müderrislerin oturmasına mahsus, üstüne birkaç merdivenle çıkılan, yerin adıdır.

Vaaz ve irşâd, temelde ibret ve öğütle halkı eğitme yoludur. Bu sebeple de daha çok teşvik ve sakındırma “tergîb ve terhîb” genel çizgisini takip eder.

Vaiz, câmilerde veya topluca ibâdet edilen yerlerde cemaati dinî konularda aydınlatmak için, ibâdet öncesi veya sonrasında ve ekseriyetle kürsüden öğütler veren hatiptir.

Vaaz, öğüt, nasihat ve kötü sonuçları hatırlatarak Müslümanları uyandırmak ve sakındırmak demektir. Vaiz de “nasihatçı, öğütçü” anlamına gelmektedir. Bu görevi onlara gerekli bilgileri vermek, uyarıları yapmak, yapılması gerekenleri hatırlatmakla yerine getirilebilecektir. Vaazın amacına uygun insanlara öğütte bulunulması âyetlerde şöyle işaret olunmaktadır:

-“... Mü’minler iseniz, böyle bir şeye bir daha dönmeyesiniz diye, Allah size öğüt veriyor.”[4]

-“... Bu Kur’an, insanlara bir açıklama, Allah’tan korkanlara yol gösterme ve öğüttür.”[5]

-“İnsanları Rabbi’nin yoluna hikmet ile (sağlam, doğru sözle) güzel öğütle (mev’iza-i hasene) davet et. Onlarla en güzel surette münâkaşa, mücâdele et!..”[6]

Vaazı, âyet ve hadisli bir sohbet diye tanımlamak mümkündür. Vaazı, katı kalbleri yumuşatan, sert yaratılışları iyiliklere yönelten bir konuşma olarak niteleyenlerde bulunmaktadır.

[1] Buhâri, ilim 12.

[2] Buhârî, ilim 12

[3] Kettanî, et-Taratî’l- idariyye, I, 97-98.

[4] Nur  sûresi, 17. ayet

[5] Ali İmrân sûresi, 138. ayet 

[6]Nahl sûresi, 125. âyet

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN HUTBELERİ

Peygamber Efendimiz'in Hutbeleri

HUTBENİN SAHİH OLMASI İÇİN GEREKLİ ŞARTLAR

Hutbenin Sahih Olması İçin Gerekli Şartlar

HATİPLİK VE HUTBE

Hatiplik ve Hutbe

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.