Vakar Ne Demek? Vakar Ne Anlama Gelir?
Vakar ne demek? Vakar kelimesinin anlamı nedir? Vakar kelimesine örnek cümleler...
Vakâr: Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin. Sabır. Heybet anlamlarına gelmektedir.
VAKAR KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Allah Rasûlü (s.a.v) Kur’ân-ı Kerîm’i vakar ile, tâne tâne ve duygu derinliği içinde okurdu. Âyet-i kerîmelerin mânâları üzerinde tefekkür eder ve emirlerini derhâl hayâtına tatbik ederdi. Allâh’ı tesbîh etmekten bahseden âyetlere gelince; “Sübhânallah” gibi tesbîh ifâdeleriyle Allâh’ı noksanlıklardan tenzîh ederdi. Dua âyetleri gelince onlarla Allâh’a münâcâtta bulunurdu. Cenâb-ı Hakk’a sığınmaktan bahseden âyetleri okuyunca, hemen Allâh’a sığınırdı.
*****
Sahâbeden İbn-i Mes’ûd (r.a), Kur’ân ehlini târif ederken şöyle der:
“…İnsanlar birbirleriyle konuşurken, Kur’ân’ı ezberlemiş olan hâfız, sükûtuyla tanınmalıdır. Kur’ân’ı ezberlemiş birinin göz damlaları ayrı bir
güzelliktedir. Hâfız olan kişinin vakarlı olması, tefekkür ve sükût hâlinde bulunarak yüksek bir şahsiyet ve karakter sergilemesi îcâb eder…” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 130)
*****
“O (Rahmân’ın has kulları) yalan yere şahitlik etmezler, boş şeylerle karşılaştıkları vakit (oradan) vakar ile geçip giderler.” (el-Furkân, 72)
*****
Çobanlık yapan kimselerde, tefekkür ufku, vakar ve merhamet duygusu gelişir. Allâh Rasûlü buna işâretle:
“Sükûnet ve vakar, koyun besleyenlerdedir.” buyurmuştur. (Buhârî, Menâkıb, 1; Müslim, Îman, 84/52)
*****
Allâh Rasûlü’nün Ebû Süfyân’ın kızı Ümmü Habîbe ile evliliğinde ise, bu cefâkâr mü’minenin taltîf edilmesi söz konusudur. Zîrâ Ümmü Habîbe -
radıyallâhu anhâ-, kocası Habeşistan’da irtidâd ettiği ve kendisi çok zor şartlar altında kaldığı hâlde, dînini müdâfaa etmiş ve o sırada Mekke’nin lideri olan babası Ebû Süfyân’a, îman hassâsiyeti ve vakârından dolayı mürâcaat etmemişti. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kendisiyle evlenerek, onu himâyesiz bir hâlde ortada kalmaktan kurtarmıştı. Aynı zamanda bu evlilik sebebiyle, Mekke müşrikleriyle müslümanlar arasındaki düşmanlık da azalmıştı. (el-Mümtehıne, 7; Vâhıdî, s. 443)
*****
Kim O’ndan herhangi bir ihtiyâcını gidermek için bir şey istese, o ister ehemmiyetli, ister ehemmiyetsiz olsun, onu yerine getirmeden huzur bulamaz, ihtiyâcı halletmesi mümkün olmadığı takdirde, hiç olmazsa güzel bir söz ile muhâtabının gönlünü almaktan geri kalmazdı. O, herkesin dert ortağı idi. İnsanlar, hangi makam ve mevkîde olursa olsun, zengin-fakir, âlim-câhil, O’nun yanında insan olmak haysiyetiyle müsâvî bir muâmeleye nâil olurlardı. Bütün meclisleri ilim, hilim, hayâ, ihlâs, sabır, vakar, tevekkül ve emânet gibi fazîletlerin cârî ve hâkim olduğu bir mahaldi.
YORUMLAR