Vakfe Duası

DUALAR ve ZİKİRLER

Peygamber (sav.) Efendimiz’in hac esnasında vakfede okuduğu rivayet edilen güzel duanın bir kısmı şöyledir...

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hac esnâsında vakfede bir eliyle devesinin yularını tutup diğer elini kaldırarak kulluğunun ve kalbî hayâtının hassâsiyetini ifâde eden uzunca bir duâ yaptı. Bu güzel duânın bir kısmı şöyledir:

VAKFE DUASI

“Ey Allâh’ım! Sen’in buyurduğun şekilde ve bizim söylediğimizden daha üstün olarak Sana hamd olsun! Ey Allâh’ım! Benim namazım, ibâdetim, hayâtım ve ölümüm Sen’in içindir! Dönüşüm ancak Sanadır!

Ey Allâh’ım! Kabir azâbından, gönle üşüşen vesveselerden, işlerin dağınıklığından Sana sığınırım! Ey Allâh’ım! Rüzgârların getirdiği âfetin şerrinden Sana sığınırım!

Ey Allâh’ım! Gözümde bir nûr, kulağımda bir nûr, kalbimde bir nûr yarat! Ey Allâh’ım! Sadrıma genişlik ver! İşimi kolaylaştır! Ey Allâh’ım! Sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birdenbire gelip çatacak azâbından ve bütün gazabından Sana sığınırım! Ey Allâh’ım! Beni doğru yoluna ulaştır! Geçmişimi, geleceğimi affet!

Ey dereceleri yükselten, bereketleri indiren, ey gökleri ve yeri yaratan Allâh’ım! Sesler türlü türlü dillerle coşup Sana doğru yükseliyor, Sen’den taleplerde bulunuyor! Benim isteğim de; dünyâ halkının beni unuttuğu imtihan yurdunda Sen’in beni hatırlamandır!

Ey Allâh’ım! Sen sözümü işitiyor, bulunduğum yeri görüyor, gizli açık neyim varsa biliyorsun! İşlerimden hiçbiri Sana gizli değildir! Ben çâresizim, yoksulum, Sen’den yardım ve emân diliyorum! Korkuyorum, kusurlarımı îtirâf ediyorum! Bir çâresiz Sen’den nasıl isterse, ben de öyle istiyorum! Zelîl bir günahkâr Sana nasıl yalvarırsa, ben de öyle yalvarıyorum! Sen’in yüce huzûrunda boynunu bükmüş, Sen’in için gözlerinden yaşlar boşanan, Sen’in uğrunda bütün varlığını fedâ eden, Sen’in için yüzünü topraklara süren bir kulun Sana nasıl duâ ederse, ben de öyle duâ ediyorum! Ey Rabbim! Duâmın kabûl edilmesinden beni mahrum bırakma! Bana Raûf ve Rahîm ol, ey kendisinden istenilenlerin en hayırlısı ve verenlerin en keremlisi!”[1]

Hiç günâhı olmayan Allah Rasûlü’nün, Cenâb-ı Hakk’ın huzûrundaki gönül kıvâmını gösteren ne samîmî ve özlü bir duâ…

Dipnot:

[1]. Bkz. İbn-i Kesîr, el-Bidâye, V, 166-168; Heysemî, III, 252; İbn-i Kayyım, Zâdü’l-Meâd, Beyrut 1995, II, 237.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları