Vakit Girmeden Ezan Okumak ile İlgili Hadisler

Vakit girmeden ezan okunur mu? Vakit girmeden ezan okumak ile ilgili hadisler…

İbn-i Ömer radıyallahu anhdan: Bilâl radıyallahu anh şafak atmadan önce ezan okumuştu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona dönmesini ve “dikkat köle uyudu, dikkat köle uyudu,” demesini emretti.

Musa bin İsmail rivâyetinde (Bilâl döndü ve dikkat köle uyudu, diye seslendi) cümlesini ziyade etti.

Ebû Dâvud diyor ki: Şu hadis-i Eyyüp’ten, Hammâd bin Seleme’den başkası rivâyet etmedi. (Ebû Dâvûd, Salât, 41/532; Tirmizî, Kitâb’us-Salât, b. 149, n. 203, s. 292, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Şâfiî Mâliki ve Ahmed bin Hambel hazretlerine göre, sabah ezanı şafak atmadan da okunabilir.

İmâm-ı Azam hazretlerine göre sabah ezanı da diğer ezanlar gibidir. Vaktinden önce okunamaz. Çünkü Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, Bilâl’e sabah ezanını vaktinden önce okuduğu için, “dön nida et,” demiştir, diyor. (Mealim’us-Sünen, c. 1, s. 286)

*

Abdulaziz bin Ebi Revvâd’dan

Bize Nâfî haber verdi o da Ömer radıyallahu anhın Mesruh denilen müezzininden nakletti. Mesruh sabah namazına vaktinden önce ezan okumuştu. Ömer radıyallahu anh ona (ezânın iadesini) emretti, bir önce geçen hadisin benzerini rivâyet etti.

Ebû Dâvud dedi. Bu hadis Nâfî’den veya başkasından rivâyet olundu. Ömer’in bir müezzini vardı, ona Mesruh veya başka bir şey deniyordu.

Ebû Dâvud dedi. Bu hadis-i Dareverdî rivâyet etti. O da Ubeydullah’dan o da Nâfî’den, o da İbn-i Ömer’den rivâyet etti. Dedi ki: Ömer’in müezzini vardı. İsmine Mes’ûd deniyordu. Geçen hadisin benzerini zikretti, bu rivâyet ondan daha sahihtir. (Ebû Dâvûd, Salât, 41/533)

*

Bilal radıyallahu anhdan:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona, “Senin için şafak şöylece açılana kadar ezan okuma,” buyurdu. Ve iki elini (ufkun) enine uzattı.

Ebû Dâvud dedi: İyaz’ın mevlası Şeddad Bilâl’a yetişmemiştir. (Ebû Dâvûd, Salât, 41/534)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

EZAN İLE İLGİLİ HADİSLER

Ezan ile İlgili Hadisler

EZAN İLE İLGİLİ AYETLER

Ezan ile İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.