Valide Atik Camii İmamı Gizli Kalmış Hazineyi Anlattı

stanbul, asırları aşan kültür ve medeniyet zenginliği itibariyle öyle zengindir ki günümüzde bile güzelliği gizli kalmış, markalaşamamış, nice hazineleri barındırır. İşte o hazinelerden birisi de Valide Atik Camii. Medeniyetin başkenti Üsküdar'ın incilerinden olan caminin imamı Abdullah Şenyiğit Hoca, Valide Atik Camii'ni islamveihsan.com'a anlattı.

Röportaj: Furkan Hasdemir - Ömer Faruk Yasin

İstanbul'un, günümüzde gizli kalmış incilerinden olan Valide Atik Camii'nden biraz bahsedebilir misiniz?

Valide Atik Camisi, anlatmakla bitirilebilecek bir eser değil lakin kısaca bahsedelim.

Valide Atik Camisi, Kanuni Sultan Süleyman’ın gelini olan Banu Hatun tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan bir müştemilattır. Mimar Sinan’ın son yapısı olarak biliniyor. Valide Atik, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde en fazla varidatı olan vakfa sahip bir yerdir. Çünkü Bosna-Hersek’ten Yemen’e, Anadolu’nun içlerine, İstanbul’un sur içindeki yerlerine kadar han, hamam, saray, dükkân ve gelir elde edebileceği varidatları var. Elimizde şu an itibari ile 40 sayfaya yakın vakfiye var.

valide atik

VALİDE ATİK CAMİİ MÜŞTEMİLAT PLANI

Vakfiye III. Murad tarafından Üsküdar Kadısı’nın huzurunda hazırlanmış ve onaylanmış bir vakıf senedidir.  6 senede tamamlanan eserin yapılış tarihi, 1573-1577 diye rivayet edilmekte. Bu yapı şu an itibari ile ölçebildiğimiz kadarıyla 28 dönümlük bir müştemilattır.

valide atik

CAMİ HAKKINDA YAPILMIŞ DOKTORA TEZLERİ VAR

Müştemilatın içinde neler var?

Caminin en alt bitişik tarafında bir medrese bulunuyor. Ve kıbleye dönüldüğü zaman sol tarafta ise bir tekke var. Tekkede de müridan ve şeyhi yaşıyor. Bunların esas görevi psikolojik tedavi idi. Gelen misafirleri, düşkünleri, miskinleri, yolda kalmışları, kervansarayda misafir edip onlara destek olacak bir yapı olarak işlev görüyordu. Kervansaray bölümünde şifahane var. Yemek dağıtılan yer olan imarethane var. Valide Atik müştemilatiyla ilgili akademik çalışmalar yapan bazı akademisyenlere göre buradaki şifahane, İstanbul’un Anadolu  Yakası’nda,  delilerinin tedavi edildiği ilk yerdir. Ayrıca caminin farklı mimari yapısı ile ilgili hazırlanmış doktora tezleri var.

valide atik

CAMİ 292 KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLAMIŞ

Müştemilatın içinde, dar’ül hadis, dar’ül kurra, sıbyan mektebi, tabhane de bulunuyor. Yine  yapıya ait olan hamam, bugüne kadar ayakta kalabilmiş önemli hamamlardan. Valide Atik Müştemilatı, özellikle o dönemde Üsküdar’ın en önemli işlevlerini yerini getiren bir kompleks olmuş. Özellikle Üsküdar Yeni Mahalle’deki gayr-i müslim zımmilerin de varidatları buradaki vakfa intikal etmiş. Bu vakfın, zamanında 292 kişiyi cami içinde istihdam ettiği, caminin vakfiyesinde yazılıdır.

Bunların içinde kimler var?

8 müezzini var, her vakit için ayrı imamlar var. Aynı şekilde hatibi var ve temizlik yapan işçileri var. Devvap denilen kapılara bakan işçiler var. Aynı şekilde caminin ısınmasını sağlayan, aydınlatılmasını sağlayan görevliler var. Dolayısıyla toplandığı zaman hepsi 292 kişiye tekabül ediyor.

valide atik

NECİP FAZIL'IN HAPİS YATTIĞI CAMİ

1900’lü yıllardan sonra farklı işlevler görmüş, bazen askeri misyonlarla görev ifa etmiş bir yer. Yatakhane olarak kullanılmış, askeri birliklerin konakladığı yer olarak kullanılmış ve bir zaman da hapishane olarak kullanılmış, Necip Fazıl Kısakürek, Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş, Nazım Hikmet gibi Türkiye tarihinin bazı önemli simalarının da bu cezaevinde kaldığı bilinmekte.

1980’li yıllarda ben öğrenci olduğum zaman, burası imam-hatip lisesi olarak kullanılıyordu.  Valide Atik Camii, içinde İslam sanatına ait çinileri, kubbe ve tonozlarındaki farklı mimari özellikleriyle de doktora tezlerine konu olmuş bir şaheserdir.

valide atik

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.