Van Gölü Havzası 230 Kelebek Türüne Ev Sahipliği Yapıyor

Türkiye'de tespit edilen 430 kelebek türünden 230'unu bünyesinde barındıran Van Gölü havzası, endemik türlerle kelebek gözlemcileri ve doğa fotoğrafçılarının ilgi odağı oluyor.

Zengin florası, yüksek rakımı ve eşsiz doğasıyla çok sayıda canlıya ev sahipliği yapan Van Gölü havzası, çoğu endemik olan onlarca kelebek türünün de en önemli yaşam alanları arasında yer alıyor.

Yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda kelebek gözlemcisi ve doğa fotoğrafçısı da Van ve Bitlis'e gelerek farklı dönemlerde ortaya çıkan endemik kelebek türlerini kayıt altına alıyor.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Öğretim Görevlisi Oktay Subaşı, gazetecilere, Doğu Anadolu Bölgesi'nde kelebeklerin tür olarak yoğun yaşadığı yerlerden birinin Van Gölü Havzası olduğunu söyledi.

Türkiye'de bulunan yaklaşık 430 kelebek türünün 230'nun Van Gölü havzasında yaşadığını belirten Subaşı, "Rosenin Çokgözlüsü" adı verilen kelebek türünün ise sadece Van'da görülebildiğini aktardı.

Uzun yıllardır Van Gölü havzasında kelebek ve kuş gözlemi yaptığını anlatan Subaşı, şöyle konuştu:

"Burada uçan kelebeklerin bir başka özelliği daha var. Bahsettiğim 230 kelebeğin büyük çoğunluğu sadece bölgemizde gözlemlenebilmektedir. Açıkçası çok önemli kelebek türleri var. Hatta bu kelebeklerden bazıları sadece Van ilinde görülebilmektedir. Van’ın Çatak ilçesinde daha çok fotoğraflayabildiğimiz 'Şehzade Kelebeği', yine Van ve Bitlis'te gözlemlenebilen 'Romanov Gelinciği', 'Çok Gözlü Van Esmeri', 'İran Çokgözlüsü', 'İran Ateşi' gibi türler genelde Van Gölü havzasında görülmektedir. Bunların sadece bölgede görülüyor olması birçok kelebek ve doğa gözlemcisinin buraları ziyaret etmesini sağlıyor. Her yıl çok sayıda amatör doğa fotoğrafçısı Van Gölü havzasına gelerek kelebekleri fotoğraflamaya çalışıyor. Pandemi nedeniyle biraz aksama olmuştu ama bu yıl çok sayıda kelebek gözlemcisi bölgemizi ziyaret etmeye başladı."

"Van Gölü havzasında ciddi bir kuraklık yaşıyoruz"

Van Gölü havzasında yaşanan kuraklığın kelebek türlerini de etkilediğine dikkati çeken Subaşı, "2 aya yakın neredeyse yağmur yağmadı. Bu da kelebeklerin besin bitkileri olan birçok çiçeğin yetişmemesine ya da çok kısa süre içerisinde kurumasına yol açtı. Daha önce çok rahat gördüğümüz kelebekleri bu yıl göremedik. Bazıları önceki yıllara nazaran çok az sayıda uçuyor. Umarım bu sorun kuraklık tehlikesinin ortadan kalkmasıyla yeniden düzelir. İklim değişikliğiyle ilgili bu olumsuz etki devam ederse, rahat gözlemleyebildiğimiz birçok kelebek türünün gözlemi bundan sonraki dönemde azalacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.