Vasıf Ne Demek? Vasıf Ne Anlama Gelir?

Vasıf ne demek? Vasıf kelimesinin anlamı nedir? Vasıf kelimesine örnek cümleler...

Vasıf: Bir kimse veya nesneyi başkalarından ayıran kendine has hâl, nitelik, husûsiyet anlamına gelir.

VASIF KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Bir mü’minin, rûhânî vasıflarını tekâmül ettirerek kâmil bir hâle gelebilmesi, ancak Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in kalbî hayâtından ve yüce ahlâkından nasiplenebilmesiyle mümkündür. Bu hâl, Fahr-i Kâinât Efendimiz’e duyulan muhabbet ve O’nun rûhâniyetine bürünebilme nisbetinde gerçekleşir.

*****

Yâkub -aleyhisselâm-’ın on iki evlâdı içinde Hazret-i Yûsuf’a gönlünün daha çok meyletmesi, onda kendi duygu, düşünce, istîdat ve husûsiyetlerini daha fazla görmüş olmasındandı. Yâni dostluk, sevenin sevilende kendi husûsiyetlerini görmesinden kaynaklanır.

Tıpkı bunun gibi Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in hâl ve vasıflarının en üst seviyede müşâhede edildiği mübârek zevât da, O’nun en yakınları olan muhterem âilesi, yâni “Ehl-i Beyt”idir.

*****

Allâh’a îmân edenlerin umûmî bir ismi olan “mü’min” tâbiri, aynı zamanda Allâh’ın güzel isimlerinden biridir ve O’nun emniyet menbaı oluşunu, kullarına güven vermesini, onları emîn kılmasını ifade eder. Peygamberlerini “emânet” sıfatıyla vasıflandıran, yâni onları güvenilir kılan da O’dur. Bu itibarla mü’min kimse de; îmân eden, emniyet telkin eden, güvenilir kimse demektir.

*****

Mâzimiz, bizlere arslanın kafese konulamayacağının telkinidir. Bu millet de millî ve mânevî vasıflarını koruduğu müddetçe esârete dûçâr olmaz.

*****

“Birinizin kardeşini medhetmesi gerekiyorsa ve onda o vasıflar varsa, «Falanı şöyle zannediyorum, Allâh ona kâfîdir, Allâh’a karşı kimseyi tezkiye etmem, zannederim şöyle şöyledir.» gibi güzel sözler söylesin.” buyurmuştur. (Buhârî, Şehâdât, 16)

*****

İnsanın izzet ve haysiyetini teşkil eden ahlâk, onun en belirgin kimliğini de ortaya koyar. Bu yüzden ahlâk, mahlûkât içinde insanoğluna âit üstün bir vasıftır.

Kâmil insan, bu imtihan âleminde ilâhî sanatın ince, zarif tezâhürlerini taşıyan bir hilkat âbidesidir. Erişilmez incelikler ve dibi görülmez derinliklerin müstesnâ bir numûnesi olarak yaratılan insan nesli, bu yüksek kıymetini, ancak ahlâkî değerlerle feyizlenmiş bir kulluk hayâtı yaşamakla muhâfaza edebilir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.