Vecd ve Cezbe Nedir?
Vecd ve cezbe nedir? Kısaca anlamları nelerdir?
Vecd, hüznü gerektiren keder, aşk ve iştiyak sarhoşluğu içinde kendinden geçmek ve yüksek heyecân demektir. Hakk’ın binbir tecellîsini müşâhede eden kimsenin muhabbet sonucu içinin ferahlaması ve o hâlin verdiği zevk ile kendinden geçmesidir. Hakîkî vecd, ileri derecedeki Allah sevgisi, irâde sağlamlığı ve Allah aşkından meydana gelir. Kur’an okunurken vecde gelmeyip başka şeylerle vecde gelenler Hakk’a değil, halka tutkun sayılmıştır. Çünkü Kur’an, Rablarından korkanların kendisini derileri ürpererek vecdle okuyacaklarını haber vermektedir.[1]
Hz. Peygamber (s.a.) ve ashâbının hayâtında vecd hâlinin örnekleri pek çoktur. Nitekim Abdullah b. Mesûd bir gün kendisine Kur’an okurken: “Her ümmetten bir şâhid getirdiğimiz, seni de onların üzerine şâhid tuttuğumuz zaman hâlleri ne olacak?”[2] âyetine geldiğinde Peygamberimiz (s.a.)’in gözleri doldu ve: “Yeter yâ Abdullah!” diyerek okumasını durdurdu.[3]
Cezbe, çekmek ve çekiş demektir. Hakk’ın kulu, kendi cânibine çekmesidir. Cezbe, Allah’ın kula bir ihsânı olduğundan kulun elinde değildir. Allah’ın, sevdiği kulunun kalbinden perdeyi kaldırıp çalışma ve gayreti olmadan yakîn nûru ile kolayca mânevî makâmlara yükseltmesidir. Böyle bir cezbe, kulda istikâmet arzusu doğurarak belâ ve musîbetlere sabretme gücü kazandırır. Kul rûhî cezbe ile hakîkatin kaynağını bulur. Allah’ın dışındaki her şeyi unutarak kendinden geçer.
Dipnotlar:
[1]. Bkz. ez-Zümer, 39/23.
[2]. en-Nisâ, 4/41.
[3]. Bkz. Buhârî, Fazâilü’l-Kur’an, 33, Tefsîr, 4/9; Müslim, Müsâfirîn, 247.
Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları