Vechile Ne Demek? Vechile Ne Anlama Gelir?
Vechile ne demek? Vechile kelimesinin anlamı nedir? Vechile kelimesine örnek cümleler...
Vechile: Böyle, bu şekilde, bu tarzda anlamlarına gelmektedir.
VECHİLE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Sevâbını umduğu meseleler hâricinde konuşmazdı. Sohbet meclisleri vecd içinde idi. O konuşurken etrâfındakiler öyle büyülenir ve can kulağıyla dinlerdi ki, Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın ifâdesi vechile, başlarına bir kuş konmuş olsa, uçmadan saatlerce durabilirdi. O’ndan ashâbına akseden edeb ve hayâ o derecede idi ki, kendisine suâl sormayı bile -çoğu kere- cür’et telâkkî eder ve çölden bir bedevî gelerek Hazret-i Peygamber’le sohbete vesîle olsa da, O’nun feyz ve rûhâniyetinden istifâde etsek diye beklerlerdi.
*****
İsmail Fennî Ertuğrul, hayvanâtın, sevk-i tabiî (şuuraltı zihin) denilen ilâhî bir programla hayâtiyetlerini devâm ettirdiklerini şöyle ifâde eder:
“…Hayvanlar, hayatlarının muhâfazasına ve nesillerinin devamına lâzım olan şeyleri, kendilerine faydalı olan gıdâları hiç öğretilmeksizin bu vâsıta ile bilirler. Kuşlar güzel yuvalar yapıyorlar. Göçmen kuşlar yolculuk için muayyen bir günde toplanıyorlar. Bâzı böcekler ölmezden evvel yumurtadan çıkacak yavrularının yiyecekleri diğer böcekleri öldürmeyip onların bâzı guddelerini sakatlayarak yürüyemeyecek bir hâle getirerek yanlarına koyuyorlar. Lâkin ne garip tecellî ki; bu böceklerin büyüdükten sonraki yiyecekleri başka gıdâlardır. Arılar, kurtçuklarının gıdâlarını değiştirmek sûretiyle onları erkek veya dişi yapmak istîdâdına sahiptirler. Kovan, bir kazâdan dolayı beyden mahrum kaldığı vakit, kurtçuğu bu vechile yeni bir kraliçeye tebdil edebiliyorlar…”
*****
“(Habîbim!) Hiç şüphesiz Biz sana Kevser’i verdik! Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes! (Üzülme! Bil ki) asıl ebter, soyu kesik olan,
sana hınç besleyen ve buğzedendir!” (el-Kevser, 1-3)
Bu sûreden anlaşıldığı vechile, hangi zaman ve mekânda olursa olsun, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e buğzeden ve hınç yüklü olanların ortak sıfatı “ebterlik”tir. Âlemlerin Efendisi’ne bedevî demeye kalkışan görgüsüzler, Kâinâtın Fahr-i Ebedî’sine kendi cüceliklerini izâfe etmeye cür’et eden ahmaklar, getirdiği hak dîne -hâşâ- çöl kânunu diyen zavallı bedbahtlar, maddî-mânevî nasipsiz, zürriyetsiz, ebter kimselerdir.
YORUMLAR