Vesvese Ne Demek? Vesvese Ne Anlama Gelir?
Vesvese ne demek? Vesvese kelimesinin anlamı nedir? Vesvese kelimesine örnek cümleler...
Vesvese: Nefs ve şeytanın meydana getirdiği iç karışıklığı, iç üzüntüsü. Vehim, kuruntu. Şüphe, tereddüt anlamlarına gelmektedir.
VESVESE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Şeytanın vesvese verdiği işlerin başında Kur’ân okumak gelir. Zira Kur’ân’ı okuyup onun vaadini, tehdîdini, apaçık âyetlerini ve açıklamalarını düşünen kişi, sâlih amellere daha büyük bir iştiyakla yönelir. Şüpheli şeylerden ve haramlardan daha fazla kaçınır. Bu şekilde Kur’ân okumak, sâlih amellerin en faziletlisi olduğu içindir ki şeytan, insanları Kur’ân’dan uzaklaştırmak için var gücüyle çalışır. İşte bu hikmete binâen, Kur’ân tilâvetinden önce istiâze etmek, yani « أَُّعُُّّوذُُّّبُُِّّا للُِّمُِّنَاُّل شَ يطَانِ ال رَجِيمُِّ » demek emredilmiştir. Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:
“Kur’ân okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allâh’a sığın!” (en-Nahl, 98)
*****
Müşrikler, Mîrâc hâdisesini duyduklarında, derhâl yalanlamaya koyuldular. Ortalığa bir dedikodu velvelesi hâkim oldu. Bunu fırsat bilerek, mü’minleri de bu yolda vesveselerle îmanlarından caydırmak istediler. Hattâ Hazret-i Ebû Bekr’e bile gittiler. Ancak o, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e olan dâsitânî bir îman sadâkatinin şevki içinde:
“–O ne söylüyorsa doğrudur! Çünkü O’nun yalan söylemesine imkân ve ihtimal yoktur! Ben, O’nun her getirdiğine peşinen inanırım...” dedi.
*****
Şeytan; Hazret-i İbrâhim, Hazret-i İsmâil ve Hacer Vâlidemize vesvese vermek için peşlerinden koşmuştur. Haccın vâcip bir rüknü olan şeytan taşlama da, onların şeytanı kovup taşlamalarının bir hâtırasıdır. Burada şekil itibâriyle yerden alınıp atılan taş, aslında günâha atılmış bir taştır. Maksat, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına ulaşmaktır. Nitekim Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «(Şeytan) taşlamak ve Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak, ancak Allâh’ın zikrini ikâme etmek için emredilmiştir.»
*****
“Namaz için ezân okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezânı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezân bitince geri gelir. Kâmet başlayınca yine uzaklaşır, bittiğinde ise geri dönüp kişi ile kalbinin arasına girer ve: «Şunu hatırla, bunu düşün!» diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir. Öyle ki (buna kapılan) kişi kaç rekât kıldığını bilemeyecek hâle gelir.” (Buhârî, Ezân, 4; Müslim, Salât, 19)
*****
“Allâh, kendi katından bir emniyet işâreti olarak sizi hafif bir uykuya daldırmıştı. Sizi arındırmak, sizden şeytanın pisliğini (verdiği vesveseyi) gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve sebâtınızı artırmak için gökten size su indirmişti.” (el-Enfâl, 11)
*****
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, vakfede bir eliyle devesinin yularını tutup diğer elini kaldırarak kulluğunun ve kalbî hayâtının hassâsiyetini
ifâde eden uzunca bir duâ yaptı. Bu duânın bir kısmı şöyledir:
“Ey Allâh’ım! Sen’in buyurduğun şekilde ve bizim söylediğimizden daha üstün olarak Sana hamd olsun! Ey Allâh’ım! Benim namazım, ibâdetim, hayâtım ve ölümüm Sen’in içindir! Dönüşüm Sanadır!
Ey Allâh’ım! Kabir azâbından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından Sana sığınırım! Ey Allâh’ım! Rüzgârların getirdiği âfetin şerrinden Sana sığınırım!
*****
Hazret-i Osmân -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- vefât ettikten sonra ashâb-ı kirâm arasında onun ölümüne en çok üzülen biri varsa şüphesiz o benimdir. Başkaları da üzülmüştü. Hattâ üzüntüden vesveseye kapılanlar oldu. Bir kalenin gölgesinde otururken Ömer -radıyallâhu anh- yanımdan geçmiş ve bana selâm vermiş. Üzüntümden ne onun geçtiğini ne de selâm verdiğini fark ettim. Ömer, Ebû Bekr’in yanına gitmiş ve demiş ki:
“−Osmân’a uğradım, selâm verdim, selâmımı almadı, bundan daha çok şaşılacak bir şey olur mu?”