Vücut Fabrikasını Çalıştıran Kim?
Yüce Rabbimiz insanı öylesine muhteşem yaratmıştır ki, zamanımızdaki yüksek ilim ve teknoloji sâyesinde yapılan sayısız keşiflere rağmen, ondaki hârikulâde sır ve hikmetlerin nihâyetine varılamamıştır.
İnsan, başta kendisi olmak üzere göklerde ve yerdeki canlıların her şeyleriyle Allah Teâlâ’ya muhtaç olduğunu devamlı müşâhede etmelidir. En basitinden şunu görmelidir:
Vücûdumuzdaki faâliyetlerin neredeyse tamamı irâdemiz dışında idâre edilmektedir. Meselâ kalp atışlarımız, nefes alıp vermemiz, diğer bütün organ ve hücre içi faâliyetleriyle bunlar arasındaki haberleşme ve yardımlaşma da böyledir. İnsan vücudunda ilâhî bir program dâhilinde müthiş bir âhenkle işleyen organların veya sadece bir tek doku hücresi içindeki yüzlerce çeşit biyo-kimyevî reaksiyonun idâre ve kontrolü bir günlüğüne bizim elimize bırakılsaydı, belki birkaç dakika bile dayanamaz, kim bilir ona kaç ârıza yaptırırdık? (Bkz. Şâkir Kocabaş, Kur’ân’da Yaratılış, s. 115.)
Ne ibrettir ki, bir yanda on tonluk bir filin -Cenâb-ı Hakk’ın musahhar kılmasıyla- on yaşındaki bir çocuğa tâbî olduğunu görmekteyiz; diğer yanda ise -insanın acziyetinin bir ifâdesi olarak çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüsün nice güçlü-kuvvetli cüsseleri yere sermekte olduğunu!..
Demek ki insan, Cenâb-ı Hakk’ın lûtfettiği güç ve kudreti hiçbir zaman nefsine mâl etmemeli, aslâ büyüklenmemeli, nîmetin asıl sahibini unutmamalı, dâimâ şükür duyguları içinde olmalı ve ilâhî kudret karşısında kendisinin bir toz zerresi bile olmadığını anlayıp dâimâ Hakk’a ilticâ etmelidir. Hâsılı biz burada, insan üzerinde sergilenen sayısız ilâhî hikmet ve kudret tecellîleri içinden birkaç misâle kısaca temâs ettik. İnsan üzerinde düşünüldüğünde, Cenâb-ı Hakk’ın ona daha nice sır ve hikmetler koyduğu görülecektir. Yani insanın her bir zerresi için bir kitap yazılsa yeridir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Kâinat, İnsan ve Kur’ân’da TEFEKKÜR, Erkam Yayınları, 2010.