Vücut Saati Nedir?
Vücut saati nedir? Vücut saati nasıl ayarlanır? Vücut biyolojik saati nasıl çalışır? İşte vücudumuzdaki muhteşem saat...
Mükemmel ve uzun süreli çalışan bir alete “saat gibi maşallah” diyerek iltifat edilir. Saat dediğiniz çok uzun gelenek ve tecrübe zemininde, fabrikada yüzlerce kişinin emeği ile üretilir. Bakım gerekir, ayar gerekir. Sonuçta sadece size o anda güneşin konumuna uygun kıyaslama ölçüsü sunar. Küçücük alana sığmış onlarca dişli mekanizmayı üreteni tabii ki takdir etmek lâzım.
Peki, sizi yıllardır “saat gibi” uyaran - uyandıran, olması gerektiği saatte size enerji yükleyen, gerektiğinde tüm vücudu istirahate alan “biyolojik saatinize” (daha doğrusu onu Yaratana) her an teşekkür etmek gerekmez mi?
Çok uykuyu seven yakınlarımız bile 24 saat uyuyamaz malumunuz. Bir müddet sonra uyku biter. Günün 24 saati asla birbirine denk değildir. Sabah saatlerinin bereketi akşamın alacakaranlığında olmaz. İşte bu ve benzeri birçok organizasyonu yapan sistemi inceleyen bilim dalına “Kronobiyoloji” deniyor.
Sadece biz de değil bu mucize sistem, kış uykusuna yatan ayılar, mevsimine göre göç eden kırlangıçlar da bu sistemin kılavuzluğunda hareket ediyor. Kör fare olarak bilinen canlıların karınlarını doyurmak için sürekli 17-19 arası saatleri tercih etmeleri tesadüf değil yani.
VÜCUTTAKİ MUHTEŞEM SAAT SİSTEMİ NASIL ÇALIŞIYOR?
Sistemin en kolay anlaşılır kısmı şöyle;
Güneşten kaynaklanan doğal ışığın, gözünüze gelip buradaki hücreleri uyarması anahtar basamak. Güneş ışınları gözdeki hücreleri uyardığında melatonin hormonunun yapımı baskılanıyor. Hava karardığında baskı kalkıyor. Gözden “suprakiyazmatik çekirdeğe” giden uyarıların etkisi ile pineal gland uyarılıyor, burada da gerçekleşen sentez faaliyetleri sonucu melatonin üretimi başlıyor. Melatoninin en çok salındığı zamanlar 23.00 ila 05.00 arası. Yüksek ışık melatonin salınımını azaltıyor. Bu sebeple eşyanın tabiatına müdahale etmemek hava karardıkça ortamı daha yoğun aydınlatmaya çalışmamak gerekiyor yani.
Gece karanlığı ile artan melatonin tüm hücrelere girip onları yeniler, DNA’yı onarır ki bu onarım kanser gelişimine karşı tahkimat anlamına da geliyor. Delilimiz de şudur; görmeyen kardeşlerimiz daha çok melatonin etkisinde kaldıkları için kanser olma ihtimalleri görenlere göre daha düşük.
Melatonin antioksidan etkisiyle “paslanmış” tüm dokularınızı temizler, bağışıklık sistemini yeniler.
Bir diğer başrol oyuncusu kortizol’dür. Gözden gelen ışık yoğunluğu bilgilerinin iletildiği diğer organ hipofizdir. Hipofiz, bu ışık yoğunluğundan hareketle kortizolü ne kadar üretmesi gerektiğini kararlaştırıyor. Salınan kortizolün onlarca etkisi ayrı bir yazıyı tek başına doldurur ama bu konuyla ilgili temel görev şudur; salınan kortizol kan şekerini ve tansiyonu artırır. Sabah saatlerinde artan kortizol sizi günlük mücadeleye daha zinde ve güçlü çıkarır.
Ebeveynler sürekli bizim çocuğun ateşi bütün gece 39 dereceden inmedi diye şikâyet ederler. Sabah saatlerinde çocuğun kendiliğinden rahatlaması ya da bitmek tükenmek bilmeyen öksürüğün sabah geçmesi nasıl açıklanır? Sebep; salınan kortizol anti inflamatuar etkisi ile derdinize derman olmuştur. Bu arada sonucun iki “ basit !!!” hormonla sınırlı olduğunu zannetmeyelim işin ucu çok ilerilere uzanır. Işığın tespit edilmesi için uyanık olmak gerekir tabii ki.
İngiltere’de yapılan bir araştırmada insanlara 24 yerine 28 saatlik bir gün oluşturulmaya çalışılmış. Üç gecede bir, uyku için yatma zamanı 4 saat ileri alınarak yaklaşık bir hafta sonra uykuya yatma zamanı sabaha doğru kaydırılmış. Sonuçta vücudumuzda her şeyi belirleyen yapılar olan genlerin önemli bir kısmında işlev bozuklukları/değişiklikleri tespit edilmiş. Nesiller boyu gelen genetik özelliklerinizin değişime uğradığı görülmüş.
Konunun meşhur örneği “Jet Lag” dir. Batıdan doğuya doğru uzun yolculuklarda varış noktasına indiğinizde sizi halsizlik, algıda azalmadan başlayıp kabızlığa kadar giden geniş bir şikayet yelpazesi karşılar. Özellikle gündüz yolculuklarında problemler daha ciddi hissedilir. Dünyayı bölen boylamlardan 15 tane geçildiğinde bir saat geri gitmiş olursunuz.
Mesela; İstanbul ile Bişkek arasında 3 saat fark bulunur. İstanbul’dan Bişkek’e uçuşlar ise ortalama 5 buçuk saat sürmektedir. Saat 12.00’de İstanbul’dan uçakla Bişkek’e giden biri biyolojik saati 17.30 olmasına karşın Bişkek te 20.30’u yaşamak durumunda kalır. Bu üç saatlik kayma belki tolere edilebilir ama Amerika’ dan Türkiye’ye uçtuğunuzda uyuma vakti gelmiş vücudunuz sabah kahvaltısına denk gelir. Sürekli gece çalışanlar, kutuplara yakın yaşayanlar bu durumu sık yaşarlar.
Kronobiyoloji bilmenin bize mesajları ne olmalı?
Sabah saatleri artmış kortizol ile savaşa/çalışmaya başlamak anlamına geldiğinden 10-12 arası bütün önemli işlerinizi azami verimlilikle yapabilirsiniz. 12’yi takip eden 3 saat içinde enerji önce dibe iner, bitkinlik, konsantrasyon zayıflığı olur. Yapacağınız işten de hayır görmezsiniz.
Ne yapalım?
Her zaman olduğu gibi “takip/taklit edildikçe her iki dünyada kazandıran” Peygamber Efendimiz (sav)’in yaptıklarına “o da insandı, o zaman’da/mekan’da öyleydi” demeden harfiyyen uyalım… Yani yatıp uyuyalım…
İkindi vaktine kadar ikinci güçlü zamanımızı çalışarak geçirelim.
Ardından ecdadımızın yaptığı gibi akşam yemeğimizi 18’e doğru bitirmiş olarak sindirim enzimlerinin azami salındığı zamandan istifade edelim. Akşam yemeğinin ardından yemeyelim ki istirahate geçmiş sindirim sistemimiz zorlanmasın. Bu saatten sonra yiyecekleriniz büyük ihtimalle sindirilmeden bekleyecek, çürüyüp fayda etmeden atılımı bekleyecek.
Saat 23 hava kararmış, tabii ışıktan zerre kalmamış, bünyeniz çalışmayı, mücadele etmeyi sağlayan kortizol hormonunu en aza indirip, üretimi ışıkla baskılanan melatonini serbest bırakıyor onarım ve yenilenme süreci başlıyor.
İnat edip işe ya da araba kullanmaya devam etmek artmış kaza riskini karşınıza çıkarır.
Bu saatler rüya ile dinlenme, öğrenmenin pekiştirilmesi vaktidir.
Neml Suresi 86. ayet i kerimesinin; “Dinlensinler diye geceyi (karanlık) ve (çalışsınlar diye) gündüzü aydınlık kıldığımızı görmediler mi? İman eden bir kavim için elbette bunda birçok ibretler vardır.” hükmünü zaten biliyorduk ama icra eden memuru tanımak da fena olmadı, değil mi?
Eskiler kronobiyoloji’den haberdar mıydı bilmiyoruz ama azalan kortizol nedeniyle sabaha karşı 03 civarı (grafikte görüldüğü gibi ) vücut ısısı çok düşer. Ne demiş atalarımız; dikkat “uyuyanın üzerine kar yağar.” Sonra (mevsimine göre 05-07 arası) çalışmanız için tasarlanmış aydınlık sabahı müjdeleyen fecir vakti ve artan kortizolü takip eden enerji dolu hücreler.
SON SÖZ: Ama, fakat, lakin… demekle uğraşmayalım; eser mükemmel, kullanım kılavuzuna tam uyalım.
Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi Mart 2020, Sayı:409
YORUMLAR