“Ya Harise! Nasıl Sabahladın?” Hadisi

Allah kulundan nasıl razı olur? Hakiki bir mümin olarak nasıl sabahlayabiliriz? Bir sahabinin şahsında Allah’ın razı olduğu kul.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim. “...Allâh onlardan râzıdır, onlar da Allâh’tan râzıdır.” (Beyyine, 8)

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyurdular:

”Cennete girecek bir kısım insanlar vardır ki onların kalpleri kuş kalbi gibi (rakîk ve güven içinde)dir.” (Müslim, Cennet 27. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, II, 331)

HAKİKİ BİR MÜMİN OLARAK NASIL SABAHLARSINIZ?

Rivâyete göre Hazret-i Peygamber (s.a.v.) Hârise’ye (r.a.) sordular:

“-Yâ Hârise! Nasıl sabâhladın?” Hârise:

“-Hakîkî bir mü’min olarak!” cevâbını verdi. Bu defâ Hazret-i Peygamber (s.a.v.):

“-Yâ Hârise! Senin îmânının hakîkatinin delîli nedir?” dedi. Hârise (r.a.):

“-Yâ Rasûlallâh! Nefsimi dünyâdan çektim. O kadar ki dünyânın taşı ile altını, çamuru ile gümüşü, (gam ile sürûru) bana müsâvî oldu. Gecelerimi uykusuz, gündüzlerimi susuz geçiriyorum. O hâle geldim ki şimdi Rabbimin arşını âşikâr bir şekilde görür gibiyim…” dedi. Bunun üzerine Allâh Rasûlü (s.a.v.):

“-Tamam yâ Hârise! Gönlünü bu hâliyle muhâfaza et! İşte istikâmet budur!” buyurdular. (Hey­se­mî, Mec­mau’z-Ze­vâ­id, I, 57)

KULUN VARABİLECEĞİ EN YÜCE MAKAM

Hak yolunda insanın varabileceği en yüce makâm, Allâh Teâlâ’nın kulundan râzı olmasıdır ki bu da kulun Allâh’dan râzılığı ve O’na teslîmiyyetinin bir mükâfâtıdır.

Kaynak: www.2g1d.com

İslam ve İhsan

MÜMİN VEYA KÂFİR OLARAK SABAHLAYAN KİŞİLER

Mümin veya Kâfir Olarak Sabahlayan Kişiler

“KİŞİ SABAH MÜMİN AKŞAM KAFİR OLACAK” NE DEMEK?

“Kişi Sabah Mümin Akşam Kafir Olacak” Ne Demek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.