Yâ Sevban! Nedir Bu Hâlin?
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) “Yâ Sevban! Nedir bu hâlin?” sorusuyla başlayan samimî muhabbetinde ashabına verdiği büyük müjde nedir?
Hazret-i Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem’in bir sohbetinde Sevban radıyallâhu anh, Habîbullâh Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem’e pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. Gâyet de muzdarip bir hâli vardı. Öyle ki onun bu hâli, Âlemlerin Efendisi’nin dikkatini çekti.
“NEDİR BU HALİN?”
Merhametle sordular:
“–Yâ Sevban! Nedir bu hâlin?”
Sevban radıyallâhu anh, bu iltifat ile muhabbet çağlayanı hâline gelen sevdâlı gönlüyle şöyle dedi:
“–Anam, babam ve bu canım Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah! Senʼin hasretin beni öyle yakıp kavurmaktadır ki nûrundan ayrı geçirdiğim her an bana ayrı bir hicran olmaktadır. Dünyada böyle olunca âhirette nice olur diye dertleniyorum. Orada Siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Üstelik Cennetʼe giremezsem, Sizʼi görmekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hâl beni yakıp kavuruyor ey Allâh’ın Rasûlü!”
Hazret-i Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem, Sevban ile birlikte ashâb-ı kirâmdan da zaman zaman vâkî olan bu ve benzeri hicranlı sözlere ve ayrıca kıyâmete kadar gelecek olan ümmetin muhabbet ve aşk kâfilesinin yanık gönüllerine sürur dolu bir müjde sadedinde şöyle buyurdular:
“Kişi sevdiği ile beraberdir...” (Buhârî, Edeb, 96; Müslim, Birr, 165)
Tabiî ki samimî muhabbet, itaat ve teslîmiyet şartı ile...
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Muhabbetteki Sır, Erkam Yayınları