Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki Kitaplara İmanın İslâm Akidesi Açısından Değerlendirilmesi
Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki kitaplara imanın İslam akidesi açısından nasıl değerlendiriliyor?
İslâm’a göre kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere bir takım kitaplar indirildiğine ve bu kitapların muhtevasının bütünüyle doğru ve gerçek olduğuna inanmak demektir. Allah Teala, Hz. Peygamber’e Allah’ın gönderdiği bütün kitaplara iman etmesini ve bunu açıkça ilan etmesini emretmiştir. Müminler için de Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Allah’a, O’nun peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah’ı, O’nun meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar ederse şüphesiz doğru yoldan sapmıştır.”[1]
Bu âyet, kitaplara inanmanın İslam’ın itikat esaslarından biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. İslâm’da iman esasları birbiri ile bağlantılı ve birbirinden ayrılmaz olduğu için Allah’a, peygamberlere ve kitaplara iman da birbirinden ayrılamaz. Allah’a inanmak, O’nun hidayet maksadıyla gönderdiği peygamberlerine iman etmeyi; peygamberlere inanmak da onların Allah’tan getirdiklerini tasdik etmeyi gerektirir.
Allah tarafından gönderilen kitaplar, insanlar arasındaki anlaşmazlıkları gidermek, onlara bir olan Allah’ın kulları olduğunu hatırlatmak, ancak O’na kulluk ederek O’nun gösterdiği yolda birleşmek ve böylece dünya ve ahiret saadetini kazanmak için indirilmiştir.
İlahî kitap doğrudan Allah katından gelir. Bu itibarla ilahî kitap hem lafız hem de mana açısından Allah kelamıdır. İlahî kitapların hedefi, insanları dalaletten kurtarıp hidayete, iyiliğe ve aydınlığa sevketmektir.
İnanılması farz olan ilahî kitapların vahye dayanması ve Allah’ın kelamı olarak tevatüren bugüne kadar gelmesi gerekir. Vahye dayanmayan ve tevatüren günümüze kadar gelmeyen kitaplar, ilahî olma vasıflarını kaybetmişlerdir. Tevrat, Zebur ve İncil ile diğer peygamberlere gönderilen sahifeler, kaynak itibari ile ilahî vahye dayanan kitaplardır. Müslümanlar, bu kitapların şu anda elde mevcut olan şekillerine değil, Allah’tan gönderildiği gibi bozulmamış şekillerine inanmakla yükümlüdürler. Zira Tevrat, Zebur ve İncil zamanla değişikliğe ve bozulmaya/tahrife uğramıştır.
[1] Nisa, 4/136.
Kaynak: Dr. Erdoğan Baş, Salih İnci, Ana Hatlarıyla Yahudilik Hıristiyanlık ve İslâm, Erkam Yayınları