Yahudilikte Allah İnancı Nasıldır?
Yahudilikte tanrı inancı ve özellikleri nelerdir? Yahova inancı nedir? İşte Yahudilikteki Allah inancı ile ilgili bilgiler...
Yahudiliğin inanç esasları Musa b. Meymun (ö. M. 1135/1204) tarafından İslâm’ın amentüsüne benzetilerek 1180 yıllarına doğru (Hz. Musa’dan yaklaşık 2000 yıl sonra) 13 madde halinde şöyle sıralanmıştır.
1-Tanrı var olan her şeyi yaratmıştır ve onlara hükmetmektedir.
2-Tanrı Yehova birdir ve ondan başka Tanrı yoktur.
3-Tanrı ilk ve son yaratıcıdır.
4-Yehova ibadete layık tek yaratıcıdır ve ondan başka ibadete layık kimse yoktur.
5-Peygamberlerin bütün sözleri haktır.
6-Öğreticimiz Musa bütün peygamberlerin en büyüğüdür.
7-Elimizde olan Tevrat, Tanrı Yehova tarafından Musa’ya verilmiştir.
8-Tevrat değiştirilmemiş ve Yaratıcı’dan başkası tarafından da gönderilmemiştir.
9-İnsanların yaptıkları ve düşündüklerini Tanrı bilir.
10-Tanrı Yehova emirlerini tutanları mükafaatlandırır. Emirlerini yerine getirmeyenleri cezalandırır.
11-Tanrı, Mesih’i gönderecektir. Gecikse dahi geleceği beklenmektedir.
12-Tanrı Yehova’nın istediği bir tarihte ölüler dirilecektir.
13-Yehova’ın bedeni yoktur. O hiçbir şekilde tasvir edilemez. Bütün medhiye ve dualar yalnız O’nadır.[1]
Allah tarafından Hz. Musa’ya vahyedilen dinin esası, diğer ilahî dinlerde olduğu gibi Tevhide dayanmaktadır. Yahudilikte de en önemli iman esası Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmektir. Yahudilik inancındaki Allah’ın varlığı, birliği, yaratılmamış olması, evvelinin ve sonunun bulunmaması, her şeyi bilmesi ve yaratması gibi özellikler İslâm’daki Allah inancına benzemektedir. Nitekim Tevrat’taki “Dinle ey İsrail! Tanrınız Rab bir tek Tanrıdır.”[2] ifadesi Allah’ın birliğini göstermektedir.
Ancak tahrife maruz kalmış olan Tevrat’ın bazı bölümlerine göre Allah inancı, tamamen antropomorfik bir şekle büründürülmüştür. Başka bir ifade ile Allah beşeri sıfatlarla nitelendirilmiş, İslâm itikadındaki kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah inancından uzaklaştırılmıştır.
Allah, Yahve (Yahova), Elohe (Elohim), Adonay gibi isimlerle anılır. Oldukça geç dönemlerde yazıldığı tahmin edilen Tevrat metinlerinde[3] beşerî özelliklerle nitelendirilmiş antropomorfik bir tanrı telakkîsi apaçık görülür. Şimdi kısaca Yahudilik’te Tanrı Yehova’nın özelliklerini inceleyebiliriz.
1-Tanrı Yahova’nın, Millî Bir Tanrı Olması
Yahudilere göre, Rab, yahudî milletini seçmiş, alaka ve iltifatını sadece onlara tevcîh etmiştir. Diğer varlıkları ve insanları da yaratmıştır; lakin onların yahudîler gibi bir değeri yoktur. Efendi kavim yahudilerdir. Diğer bütün mahlükat, onların hizmetkarlarıdır.[4] Bu sebeple yahudilik, dünya nizamı, cihanşümul (evrensel) olmaktan ve bütün insanlığı kucaklamaktan uzaktır.
Yabancı (centile) kavimlerle mücadelesinde Tanrı daima kendi milleti olan İsrail Oğulları’nı destekler. Nitekim Tanrı, Mısırdan çıkarken İsrail Oğulları’na hırsızlık yapmalarını emretmiştir. Bu husus Tevrat’ta şöyle dile getirilir: “Ve gittiğiniz zaman eli boş gitmeyeceksiniz. Her kadın komşusundan ve evindeki misafirlerinden gümüş ve altın eşya ve yiyecek isteyecek ve oğullarınızı ve kızlarınızı onlarla süsleyeceksiniz ve Mısır’lıları soyacaksınız.”[5]
Yine Tanrı Yehova İsrail Oğullar’ına vadettiği topraklara ulaşmaları için önlerine çıkan herkesi öldürmelerini tavsiye etmiştir: “Ve şimdi Rabb’inin sözlerini dinle, şimdi git düşmanın Ameleki vur ve onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme ve erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür.”[6]
2-Tanrı Yahova’nın Beşeri (Antropomorfik) Özellikler Taşıması
Tanrı'nın antropomorfik (beşerî) sıfatlarla takdimi, sonraki yahudi alimlerince farklı yorumlanmış, bunların hepsi mecazî olarak nitelendirilmiştir. Onlara göre; Tanrı, insanlara, anlayabilecekleri bir dille konuşmuştur. Bunun için, bu tip ifadelerin antropomorfik hususiyetler taşıması gayet tabiîdir.
Ancak Tevrat'ta Rabbin, beşerî sıfatlarla takdim edilmesiyle ilgili zikredilen ifadeler, bu yorumu çürütecek bir mahiyet arzetmektedir. Bu isnadları şöyle sıralayabiliriz:
a-Tanrı’nın Yorulması-Dinlenmesi-Güreşmesi
Tevrat’ta «Tanrı, kainatı altı günde yarattı. Yedinci günde de dinlendi.»[7] şeklinde bir ifade yer alır. Ya'kub -aleyhisselam- hakkındaki şu olay oldukça dikkat çekicidir: Aile efradıyla birlikte Hazret-i Ya'kub, dayısının yanından Ken'an diyarına dönerken çölde bir adamla karşılaşmış. Daha birbirleriyle tanışmadan hemen güreşe başlamışlar; tanyeri ağarıncaya kadar güreşmeye devam etmişler...Yakub -aleyhisselam-: "-Bırak gideyim!" dediği halde; güreş tuttuğu kimse, onu salmamış. Daha sonra o kişi: "-Artık sana Yakub değil, İsrail denecek.. Çünkü sen, Allah ile ve insanlarla uğraşıp onları yendin!" dedi." Tanrı’yla güreşirken Yakub’un uyluk başı incinmiştir. Bunun için bugüne kadar İsrail Oğulları, kesilen hayvanın uyluk başı üzerindeki kalça adalesini yemezler.[8]
b-Savaşması-Zulmetmesi
İsrail Oğullarının Tih Sahrası'nda Hazret-i Musa'ya karşı takındıkları tavır da Tanrı telakkîsinin bir ifadesidir. Benî İsraîl, Allah'ı bir beşer gibi tasavvur ederek peygamberlerine: "-Ya Musa! Sen ve Rabb’in, ikiniz gidin savaşın; biz burada bekleyeceğiz!"[9] dediler. Yeşu kitabında da “Sizin için cenk eden Allah’ınız Rabb’dır”[10] denilmiştir.
Tanrı Yehova bir ordu ilahıdır. Düşmana karşı ordunun başında veya içinde bulunur. Yehova, milleti adaletsizlik yapsa bile onları terketmez. İsrail milleti yenildiği zaman Yahova milletine kızmış ve düşmanı kılıç olarak kullanmıştır.
Ayrıca Musa -aleyhisselam-’ın Rabb’ine dua ve niyazda bulunacağı yerde O’na baş kaldırıp kendisine zulmettiğini bildiren şu ifadeler de oldukça dikkat çekicidir:
“Musa Rabb’e dedi: Niçin kuluna kötü davrandın? Ve niçin senin gözünde lütuf bulmadım ki, bu kavmin bütün yükünü benim üzerime yüklüyorsun? Bütün bu kavme ben mi gebe kaldım? Onları ben mi doğurdum ki, bana lala, emzikli çocuğu taşıdığı gibi sen de atalarına söz verdiğin diyara kucağında onları taşı, diyorsun? Bütün bu kavme vermek için nereden et bulayım? Çünkü onlar, bana bize et ver ve yiyelim, diyerek ağlıyorlar. Bütün bu kavmi yalnızca ben taşıyamam, çünkü bana çok ağırdır. Ve eğer bana böyle davranırsan, niyaz ederim, eğer gözünde lütuf buldumsa, beni hemen öldür; ve sefaletimi görmeyeyim!."[11]
Yahudiliğe göre Rab kıskançtır ve öç alan Allah’tır. Rab öç alır ve gazapla doludur. Rab hasımlarından öç alır ve düşmanlarına kin tutar, Rab geç öfkelenir, kuvvette büyüktür.[12] Ayrıca konuyla ilgili olarak şu ifadelerde oldukça dikkat çekicidir
“Git ve kulum Davud’a söyle: Rab şöyle diyor: Oturmam için sen mi bana ev yapacaksın? Çünkü İsrail Oğullarını Mısır’dan çıkardığım günden bugüne kadar bir evde oturmadım, fakat çadırda ve meskende olarak yürüdüm...Niçin bana Erz ağacından bir ev yapmadınız?”[13]
“Ey Sion kızı! Büyük sevinçle coş, Ey Yeruşalim kızı! Bağır. İşte kralınız Rab adildir ve kurtarıcıdır ve alçak gönüllüdür ve bir eşek üzerine; evet eşek yavrusu sıpa üzerine binmiş sana geliyor.”[14]
“Rabb çömeldi; aslan gibi yattı, ve dişi aslan gibi; onu kim kaldıracak?” “Bundan ötürü dövünüp uluyacağım, soyunmuş ve çıplak olarak gezeceğim, çakallar gibi figan edeceğim, deve kuşları gibi çırpınacağım”[15]
3-Tanrı’ya Oğul İsnadında Bulunma
Ayrıca yahudiler, sürgünde kaybolmuş olan Tevrat’ı tekrar derleyip topladığı için Uzeyir’e (İbranicede Ezra) aşırı bir tazimde bulunmuş ve onu Allah’ın oğlu olarak kabul etmişlerdir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde ifade edilmiştir.[16] Muharref Tevrat’ta Uzeyir’in (Ezra) Allah’ın oğlu olduğu açık bir şekilde belirtilmemişse de orada Allah’a oğul isnadına zaman zaman rastlanmaktadır. Hatta yahudilerden inananlar hakkında da Allah’ın oğulları ifadesi[17] sık sık geçmektedir.[18]
Yahudilerin Tanrı anlayışını özetlemek gerekirse Tevrat’ta yahudilerin tanrısı Yahve antropomorfik karakterli bir tanrı olarak zikredilir. O insan şeklinde yeryüzüne inen, insanlarla görüşen, yemek yiyen, su içen, yorulan, dinlenen, koklayan, ayaklarını yıkayan, ya da insanlarla güreş tutup yenilen bir tanrı olarak tezahür eder. Bu haliyle o sadece yahudilerin tanrısı olarak bir kabile veya klan tanrısına indirgenmiştir.[19]
Dipnotlar:
[1] G. Tümer-A. Küçük, Dinler Tarihi, s. 223.
[2] Tesniye, 6/4.
[3] Bugünkü Tevrat'ta Yahve adının geçtiği metne araştırıcılar "Yahvist Metin"; Elohim adının kullanıldığı metne de “Elohist Metin” diyorlar.
[4] Tesniye, 7. bab.
[5] Çıkış, 3/21-22.
[6] I.Samuel 15/2-3 ; 32-33.
[7] Tekvîn, 2/3; Çıkış, 31/17.
[8] Tekvin, 32/22-32.
[9] Maide, 5/24.
[10] Yeşu, 23/3, 10.
[11] Sayılar, 11/10-15.
[12] Nahum, 1/1-5.
[13] II. Samuel, 7/5-7.
[14] Zekarya, 9/9.
[15] Mika, 1/8; Sayılar, 24/9.
[16] Tevbe, 9/30.
[17] Bk. Ahd-i Atik, Tekvin, 4/2-4; Çıkış, 4/22-23; Tesniye, 14; II. Samuel, 7/14; Eyyub, 1, 6.
[18] Ezra’yı Allah’ın oğlu olarak görme anlayışı, tüm Yahudilerden ziyade tarih içinde belli bir gruba aittir.
[19] Şinasi Gündüz, “Yapı Muhteva ve Kaynak Açısından Torah/Tevrat Kıssaları”, 4. Kur’an Haftası Kur’an Sempozyumu, Ankara, 1998, s. 72, 73; Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 2, İstanbul, 1997, s. 225-229.
Kaynak: Dr. Erdoğan Baş, Salih İnci, Ana Hatlarıyla Yahudilik Hıristiyanlık ve İslâm, Erkam Yayınları
YORUMLAR