Yalan İle İlgili Ayet ve Hadisler

Yalan ne demektir? İnsan neden yalan söyleme isteği duyar? Kuran'da geçen yalan ve yalan söylemek ile ilgili ayetler hangileridir? Yalan ile ilgili hadisi şerifler neler? İşte sizler için hazırladığımız yalan ile ilgili ayet ve hadisler...

Yalan, kişinin gerçeği saklayıp bildiğinin aksini söylemesidir. Yalancılık çok çirkin bir huydur. Dinimiz yalanı haram kılmış ve şiddetle yasaklamıştır.Yalan rûhî bir hastalıktır, müslümanların kendilerini bundan korumaları gerekir. Çocuklar daha küçükken doğru sözlülüğe alıştırılmalı, yalanın zararları kendilerine anlatılmalıdır. İmandan sonra en güzel haslet doğruluktur. Doğruluk ulvi bir sıfat, bunun karşıtı olarak yalancılık da çok kötü bir huydur. Yalan insan vicdanını tahrip eden, kendisine ve topluma saygısını yok eden çirkin bir davranıştır ve günahtır.  Mümin yalan konuşmaz. Zira mümin güvenilir kimse demektir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de yalanı ve yalancılığı yasaklamış bunun zararlarına işaret etmiştir.

YALAN İLE İLGİLİ AYETLER

Ankebut Suresi, 68. ayet: "Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden veya kendisine hak geldiği zaman onu yalan sayandan daha zalim kimdir? İnkar edenlere cehennem içinde bir konaklama yeri mi yok?"

Bakara Suresi, 10. ayet: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır."

Hac Suresi, 30. ayet: "İşte böyle; kim Allah'ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin Katında kendisi için hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar dışındaki hayvanlar helal kılındı. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan kaçının, yalan söz söylemekten de kaçının."

Saff Suresi, 2. ayet: "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?"

Saff Suresi, 3. ayet: "Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah Katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti)."

Nur Suresi, 11. ayet: "Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır."

Nur Suresi, 12. ayet: "Onu işittiğiniz zaman, erkek mü'minler ile kadın mü'minlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: "Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür" demeleri gerekmez miydi?"

Enbiya Suresi, 77. ayet: "Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden 'ona yardım edip-öcünü aldık'. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk."

Nisa Suresi, 112. ayet: "Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.

En'am Suresi, 39. ayet: "izim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah, kimi dilerse onu şaşırtıp-saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.

Araf Suresi, 37. ayet: Öyleyse, Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

Araf Suresi, 64. ayet: Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.

Araf Suresi, 147. ayet: Ayetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlar, onların amelleri boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

Araf Suresi, 182. ayet: Ayetlerimizi yalanlayanları ise, onları bilmeyecekleri bir yönden derece derece (günahları yükletip azaba) yaklaştıracağız.

Şuara Suresi, 223. ayet: Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.

Mürselat Suresi, 37. ayet: O gün, yalanlayanların vay haline.

Buruc Suresi, 19. ayet: Hayır; inkar edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.

Cin Suresi, 5. ayet: "Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."

Ma'un Suresi, 1. ayet: Dini yalanlayanı gördün mü?

Nisa Suresi, 50. ayet: Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar, bir bak. Bu, apaçık bir günah olarak yeter.

En'am Suresi, 49. ayet: Ayetlerimizi yalanlayanlara, fıska sapmalarından dolayı azap dokunacaktır.

En'am Suresi, 116. ayet: Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.'

Mutaffifin Suresi, 10. ayet: O gün, yalanlayanların vay haline.

Ahzab, 33/70-71: Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur.

Furkan, 25/72: Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir.

Yalan, insanların birbirine düşmesine, toplumdaki ahengin bozulmasına sebep olduğu için, çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiştir. Dinimiz, yalan söylemeyi haram kılmış, dünyada da ahirette de huzur, mutluluk ve kurtuluşun doğru söylemekte olduğunu bildirmiştir. Atalarımız: “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derken önemli bir gerçeğe işaret etmişlerdir. Yalan, sahibini utandırır, rezil eder. Kişinin yalancı olduğu bir kere anlaşıldı mı, söylediği doğru sözlere de inanılmaz.

YALAN İLE İLGİLİ HADİSLER

Yalan söylemek ile ilgili hadisi şerifler...

  • Size Büyük Günahların En Büyüğünü Söyleyeyim Mi?

Abdurrahman b. Ebû Bekre'nin naklettiğine göre, babası (Ebû Bekre) (ra) şöyle anlatmaktadır:

“Resûlullah (sav) üç kere, 'Size büyük günahların en büyüğünü söyleyeyim mi?' buyurdu.

'Evet söyle yâ Resûlallah!' dedik.

Bunun üzerine Resûlullah, 'Allah'a ortak koşmak ve anne-babaya saygısızlık/kötülük etmektir.' buyurdu.

Sonra arkasına yaslanmış hâldeyken doğruldu ve şöyle dedi: 'Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır. Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmaktır.' Bu cümleyi o kadar çok tekrarladı ki 'Susmayacak.' dedim.” (Buhârî, Edeb, 6)

  • Mümin Yalancı Olur Mu?

Safvan İbnu Süleym (r.a.) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü! dedik, mü'min korkak olur mu?"

"Evet!" buyurdular. "Pekiyi cimri olur mu?" dedik, yine:

"Evet!" buyurdular. Biz yine:

"Pekiyi yalancı olur mu?" diye sorduk. Bu sefer: "Hayır! Buyurdular. (Muvatta, Kelam, 19, (2, 990))

  • Allah (c.c) Katında İsminiz Ne Diye Kaydedilecek?

İmam Malik'e ulaştığına göre, İbnu Mes'ud (r.a.) şöyle demiştir: "Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde "yalancılar" arasına kaydedilir.

(Muvatta, Kelam, 18, (2, 990))

  • Yazıklar Olsun O Kimseye!

Hakim babası ve dedesi tariki ile anlatıyor: " Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki:

"Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söylerler! Yazık ona, yazık ona!" (Ebu Davud, Edeb, 40/ 88, (V, 265))

  • Yalancı Değildir!

Ümmü Külsüm Bintu Ukbe (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v.)'ı işittim, diyordu ki: "İki kişinin arasını düzelten, hayır söyleyip, hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir." (Müslim, Birr, 45/101, (III, 2011))

  • Biri Cennete Diğeri Cehenneme Götürür

İbnu Mes'ud (r.a.) anlatıyor: "Rasulullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Sıdk insanı birr'e (Allah'ı razı, edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi, doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda Allah'ın indinde sıddîk (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sonunda Allah'ın indinde yalancı diye kaydedilir." (Buharî, Edeb,78/ 69, (VII, 95); Müslim, Birr,45/ 102, 103, (III, 2012); Muvatta, Kelam: 16, (2, 989); Ebu Dâvud, Edeb,40/ 88, (V,264))

  • Rasulullah'dan (s.a.v.) Ne Ezberledin?

Ebi'l-Cevzâi r.a. anlatıyor: "Hasan İbnu Ali r.a.'ye: "Rasulullah'dan (s.a.v.) ne ezberledin?" diye sordum.

"Rasulullah'dan (s.a.v.) "Sana şüphe veren şeyi terk et, emin olduğun şeye ulaşıncaya kadar git. Zira sıdk (doğruluk) kalbin itminanıdır, yalan şüphedir, diye cevap verdi." (Tirmizî, Kıyâmet, 35/ 61, (IV,668))

  • Kişiyi Münafık Yapan Dört Haslet

İbnu Amr İbni'l-As (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: "Dört haslet vardır; kimde bu hasletler bulunursa o kimse halis münafıktır. Kimde de bunlardan biri bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendinde nifaktan bir haslet var demektir: Emanet edilince hıyanet eder, konuşunca yalan söyler, söz verince sözünde durmaz, husumet edince haddi aşar."  (Buharî, İman, 2/ 24, (I,14))

  • Münafığın Belirtisi

Ebu Hüreyre r.a. den rivayete göre Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Münafığın belirtisi üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder.” (Buhari, İman, 2/24, (I,14))

  • Çocuğa Şaka Yalan Olur Mu?

Abdullah b. Âmir (r.a.) diyor ki; Peygamberimizin evimizde bulunduğu bir günde, annem, “yavrum gel, sana bir şey vereceğim” diye beni çağırdı.

Peygamberimiz anneme: “Çocuğa ne vermek istedin” diye sordu.

Annem: Hurma vermek istedim, dedi. Bunun üzerine

Peygamberimiz: “Eğer bir şey vermeseydin sana bir yalan günah yazılırdı” buyurdu.

(Ebu Davud, Edeb, 45/80, (V,265))

  • Yalanı Terk Etmeyene Uyarı!

“Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur!” (Buhârî, Savm,8.)

  • Peygamberimiz (s.a.v) Ben Kefilim Diyor!

Ebu Ümâme (r.a.)’den; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Ben, haklı olduğu hâlde bile çekişmeyi bırakan kimse için cennetin avlusunda bir köşk, şaka da olsa, yalan söylemekten kaçınan kimse için cennetin ortasında bir köşk ve ahlâkı güzel olan kimse için de cennetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.” (Ebû Davûd, Edeb, 7, V, 150)

YALAN SÖYLEMEK İLE İLGİLİ YAZILAR

İslam ve İhsan

GIYBET NEDİR? GIYBET (DEDİKODU) İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Gıybet Nedir? Gıybet (dedikodu) İle İlgili Ayet ve Hadisler

ŞAKADAN BİLE OLSA YALAN SÖYLEMEMENİN MÜKAFATI

Şakadan Bile Olsa Yalan Söylememenin Mükafatı

YALAN SÖYLEMEYE ÜÇ YERDE İZİN VAR

Yalan Söylemeye Üç Yerde İzin Var

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.