Yalan Söyleme | Peygamberimizin Eğitim Dili
Bir mü’min, asla yalan söylememeli ve müslüman kardeşinin hakkına tecâvüz etmemelidir. Nitekim yalan; kişiyi fücûra, fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye devam ettikçe Allah indinde yalancılardan yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103-105)
Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderilmiş olan Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, ashâbının ahlâkî terbiyesi husûsunda son derece titiz davranırdı. Hazret-i Âişe Vâlidemiz O’nun bu hassâsiyet misallerinden birini şöyle nakleder:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e, yalandan daha kötü ve çirkin gelen bir huy yoktu. Ashâbından birinin herhangi bir hususta azıcık yalan söylediğini duysa, onun tevbe ettiğini öğreninceye kadar kendisini o sahâbîden uzak tutar, onunla fazla görüşmek istemezdi.” (İbn-i Sa‘d, I, 378)
Büyük Günahların En Ağırı
Nüfey bin Hâris -radıyallâhu anh- şöyle rivâyet eder:
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir gün;
“–Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye üç defa sordu. Biz de;
“–Evet, yâ Rasûlâllah.” dedik. Rasûl-i Ekrem Efendimiz;
“–Allâh’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek!” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve;
“İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmak!” buyurdu. Bu sözü o kadar çok tekrar etti ki daha fazla üzülmesini istemediğimiz için; «keşke sükût buyursalar da yorulmasalar» diye arzu ettik. (Buhârî, Şehâdât, 10, Edeb, 6, İsti’zân, 35, İstitâbe, 1; Müslim, Îmân, 143)
O Sözü 3 Defa Tekrarladı
Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;
“–Yalan yeminiyle müslüman bir kişinin hakkını alan kimseye Allah -celle celâlühû- cenneti haram eder ve cehennemi farz kılar.” buyurmuştu.
“–Az bir şey olsa da mı ya Rasûlâllah?” diye sordular. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;
“–Misvak ağacından bir çubuk da olsa!” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı. (Müslim, Îmân, 218; Muvatta’, Akdiye, 11)
Bu hadîs-i şerifler bize göstermektedir ki bir mü’min, asla yalan söylememeli ve müslüman kardeşinin hakkına tecâvüz etmemelidir. Nitekim yalan; kişiyi fücûra, fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye devam ettikçe Allah indinde yalancılardan yazılır. (Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103-105)
Bunların dışında kişi, midesine inen lokmanın da helâl mi haram mı olduğuna ehemmiyet göstermelidir. Çünkü ağza giren lokmanın insan üzerinde helâlliği ölçüsünde müsbet, haramlığı oranında menfî tesir icrâ ettiği bir gerçektir. Nitekim Ahmed Havârî -kaddesallâhu sırrahû- bu hususta şöyle demiştir:
“Ağzına lüzumsuz bir lokma koydun mu, oradan lüzumsuz bir söz çıkar.” (Ferîdüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, I, 341)
Eğitimin en büyük gayelerinden biri, insana yalan söylememeyi öğretmek olmalıdır. Bunun için evvelâ eğitimcinin yalanın her türlüsünden fersah fersah uzak durması zarûrîdir. Îmanla bir arada bulunamayan, yalan; din eğitimiyle de yan yana gelemez. Geldiğinde eğitimden bahsedilemez.
Kaynak: Osman Nûri TOPBAŞ, O'NUN EĞİTİM LİSÂNI, Yüzakı Yayıncılık