Yapılış Şekli Bakımından Hac Çeşitleri

Edası itibariyle hac çeşitleri nelerdir?

Hac çeşitleri ve yapılış şekilleri...

YAPILIŞ ŞEKLİ BAKIMINDAN HAC ÇEŞİTLERİ

1. İfrad Haccı

Hac aylarında sadece hac yapmak üzere ihrama girilip umresiz olarak yapılan hacdır.

Bir hac mevsiminde sadece hac yapıldığı için bu hacca “tek yapma” anlamında ifrad denilmiştir.

2. Temettu Haccı

“Temettu haccı”, hac ayları içinde umreyi ve haccı ayrı ayrı niyet ve ihramlarla yapmaktır.

Hac ayları içinde önce umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra. Hac günlerinde ihrama girerek hac menasikini yapan kimse temettu haccı yapmış olur.

Umre ile hac arasında ihram yasakları kalkmış oldu­ğu ve hac yapan kimse bu süre içinde ihramlıya yasak olan şeylerden yararlandığı için bu hacca temettu (yararlanma) haccı denmiştir.

3. Kıran Haccı

“Kıran haccı”; hac ve umreye birlikte niyet ederek ikisi­ni bir tek ihramla birleştirmektir.

Hac aylarında hac ve umreye birlikte niyet ederek, usu­lüne göre umreyi yaptıktan sonra, ihramdan çıkmadan hac menasikini de eda eden kimse kıran haccı yapmış olur.

  • Temettu ve Kıran Haccı Yapmanın Şartları

1. Hacceden kimsenin âfâkî olması

Mîkât sınırları içinde (Harem ve Hıll bölgesinde) ikamet edenlerin temettu‘ ve kırân haccı yapmaları câiz değildir.

Hac aylarından önce Mekke'ye gidip hac günlerine ka­dar orada kalan âfâkîler de aynı şekilde temettu‘ ve kırân haccı yapmazlar.[1] Bu kimselerin ifrad haccı yapmaları gere­kir. Bu kimseler hac aylarında umre yaparlarsa ceza kurbanı keserler.

2. Umre ve haccın her ikisinin aynı yılın hac aylarında yapılması

Temettu haccı yapacak olan kimse, umreyi hac ayların­dan önce yapar veya umre tavafının en az dört şavtını, hac ayları henüz girmeden tamamlarsa yaptığı hac temettu‘ veya kırân değil, ifrad haccı olur.

3. Hac aylarında yapılan umreden sonra memlekete dönülmemesi

Umre yaptıktan sonra herhangi bir sebeple memleke­tine dönen kimsenin; temettu haccı yapabilmesi için yeni­den umre yapması gerekir. Aksi takdirde yaptığı hac temettu‘ değil, ifrad olur.

Şâfiî mezhebine göre umre yaptıktan sonra herhangi bir sebeple mîkât sınırları dışına çıkan kimsenin temettu haccı yapabilmesi için yeniden umre yapması gerekir. Aksi takdirde yaptığı hac temettu‘ değil, ifrad olur.

Kırân haccında umreden sonra ihramdan çıkılmadığı için umre yaptıktan sonra ister mîkât dışına çıkılsın, ister memlekete veya başka bir yere gidilsin kırân haccı ifrada dönüşmez.

Bu üç nevi hacdan hangisi yapılırsa yapılsın, hac farîzası eda edilmiş olur.

EN FAZİLETLİ HAC

Hangi haccın daha fazîletli olduğu konusunda farklı rivayetler nedeniyle[2] mezhep imamları ihtilaf etmişlerdir. Hanefî mezhebine göre kıran haccı daha faziletlidir.

Şâfiî ve Malikî mezheplerine göre ifrad haccı, Hanbelî mezhebine göre temettu haccı daha fazîletlidir.[3]

Hac ibadetinde gerçek fazileti haccın çeşidinden daha ziyade edasında gösterilen gayret, samimiyet, huzur, huşû ve ihlâsa göre değerlendirmek gerekir.

Dipnotlar:

[1] Serahsî, IV, 183

[2] Hattâbî, Meâlimü's-Sünen, II, 377. (Sünen-i Ebî Dâvûd ile birlikte), Çağrı Yay. İst. tarihsiz.

[3] Hattâbî, II, 377.

Kaynak: Dİyanet Hac İlmihali

İslam ve İhsan

HACCIN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Haccın Çeşitleri Nelerdir?

HÜKMÜ İTİBARİYLE HACCIN ÇEŞİTLERİ

Hükmü İtibariyle Haccın Çeşitleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.