Yaprağı Düşünürken Allah'ı Tefekkür
Sadi Şirazi, “Bir tek ağaç yaprağı bile O’nu tanımak için bir divandır” diyor. Gerçekten de bir yaprak incelendiğinde Şirazi’nin bu tespiti açıkça görülecektir. Zira yaprak, ağacın sindirim organı, solunum organı ve hatta dolaşım sisteminin en önemli unsurudur.
Cenab-ı Hak buyuruyor: “Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır”.
Rasulullah (s.a.v.) de; “Allah’ın yarattıkları üzerinden tefekkür edin” diye buyuruyor.
KUR'ÂN'DA 137 YERDE TEFEKKÜRE DAVET VAR
Kur’ân’da 137 yerde tefekküre davet vardır. Cenabı Allah kulunun, kâinattaki azameti ilahi akışlarını tefekküre dönüştürmesini istiyor.
Kalp daima bir tefekkür halinde olacak. Cenabı Allah’ın ‘Ikra!’ emri de, kalbin okuyabilmesidir. Burada kastedilen okuma, kâinatı ve varlıkları okuyabilmektir.
Aslında okuma; müşahede ve değerlendirmenin, görme ve bunun yanında sezmenin, sonra da bu hali dile tercüman kılmanın bir ifadesi oluyor. Burada geçen müşahede; gözlem, inceleme ve araştırma gibi hususları kapsamaktadır. Burada doğrudan duyu organları ile dolaylı olarak da çeşitli araçlar kullanılarak yapılan gözlemlerin yanında, inceleme ve araştırma da söz konusu olmaktadır. Ayrıca gözlem, inceleme ve araştırma sonuçlarıyla ilgili olarak, bir değerlendirme yapmaya da ihtiyaç bulunmaktadır. Üstteki ifadede geçen görmenin yanında sezgiden de söz edilmektedir. İnsanın batıni yönüyle ilgili olan sezgi hususu, görmenin ve hatta müşahedenin fevkindeki bir husustur. Kalp ile birlikte, insanın özü durumundaki ruhani unsurlar, insanın bedeni kısmından çok daha önemlidir. Nitekim insanın özüyle kazanılan algılar, bedeni unsurlarla elde edilen algıları da şekillendirerek, kişiye büyük kazanımlar sağlamaktadır. Geçmişte yaşanan İslam medeniyetleri de zaten bu sayede kazanılmıştır.
TEFEKKÜR İMANIN ANAHTARI
Aslında tefekkür bir iman anahtarıdır. Yani tefekkür imana kapı açıyor ve bu sayede ulvi bir ruh kıvamına eren müminin kulluk hayatında ve ibadetlerinde yüksek bir feyz ve ruhaniyet de hâsıl oluyor.
Sadi Şirazi, “Bir tek ağaç yaprağı bile O’nu tanımak için bir divandır” diyor. Gerçekten de bir yaprak incelendiğinde Şirazi’nin bu tespiti açıkça görülecektir. Zira yaprak, ağacın sindirim organı, solunum organı ve hatta dolaşım sisteminin en önemli unsurudur.
Canlılara ait metabolik faaliyetler, bitkilerde yapraklar vasıtasıyla yapılmaktadır. Ağaçların kökleriyle topraktan aldığı su, gövde ve dallardan yapraklara ulaşıyor. Yaprak yüzeyindeki açıklıklar (stomalar) vasıtasıyla da havadan karbondioksit alınıyor. Bunlar Güneş ışınlarıyla metabolik yoldan karbonlu bileşiklere dönüştürülüyor (Fotosentez). Karbonhidrat, şeker ve yağ şeklinde oluşan bu karbonlu bileşikler yapraktaki damarlar ve dallar vasıtasıyla meyvelere kadar ulaşıyor. İşte diğer tüm canlılar da, metabolizmalarının ihtiyacı olan enerjiyi bu bileşiklerden sağlıyor. Ayrıca günümüzde etkin olarak kullanılan enerji kaynakları da bu bileşikler vasıtasıyla oluşmuş bulunuyor. Nitekim milyonlarca yıl önce yaşamış olan devasa bitkiler yer altında kömüre, enerji ihtiyaçlarını bu bitkilerden sağlamış olan devasa hayvanlar da akaryakıt ve gaza dönüşmüş oluyor.
Bitkilerin yapraklarında oluşan ve başta insan olmak üzere tüm canlıların yararlandığı karbonlu bileşiklerin sağladığı metabolik enerji yanında, yine aynı kaynaktan gelen ve yer altında oluşmuş olan karbonlu yakıtların da esas kaynağı, ağaç yapraklarında meydana gelen fotosentez sebebiyle Güneş olmaktadır.
BİR TEFEKKÜR VESİLESİ: YAPRAK
Başta insan olmak üzere tüm canlıların ısı ve ışık olarak yararlandığı ve kıyamete kadar enerjisinin hiç azalmadan devam edeceği anlaşılan Güneş nurunu Allah’tan almaktadır. Başta insan olmak üzere tüm nurani varlıklar da nurunu Allah’tan almaktadır. Yani galaksimize ait zahiri nuru da, batıni nuru da bize yüce Allah bahşetmiştir.
Yaprakta meydana gelen biyokimyasal faaliyetler sonucunda ayrıca Oksijen açığa çıkmaktadır. Stomalar vasıtasıyla havaya salınan oksijen diğer tüm canlılar için hayat demektir. Fotosentez sonucunda yaprakta oluşan diğer kimyasal maddeler ise, su vasıtasıyla stomalardan ter olarak atılıyor. Yani yapraklarda, solunumun yanında terleme de gerçekleşiyor. Nilüfer hariç tüm bitkilerde solunum ve terlemeyi yapan stomalar yaprağın alt yüzeyinde yer alıyor. Nilüfer bitkisinin yaprakları suyun yüzeyinde olduğu için, onların solunum ve terleme yaptığı stomaları yaprağın üst yüzeyinde bulunuyor.
Bünyesinde yer alan renk maddesinin yaprağı her dem renkten renge koymasına ve bu şekilde, değişik zamanlarda tabiatta oluşan renk cümbüşüne bakılırsa, görsel bir zenginlik olarak da, bu husus yaprak için apayrı bir tefekkür vesilesi olmaktadır.
Kaynak: Dr. M. Kazım Kara, Altınoluk Dergisi, 373. Sayı
YORUMLAR