Yardımda Engel Tanımayın

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle 8 yıldır tekerlekli sandalyeyle yaşamına devam eden Reşit Alkan, pazarcılık yaparak hem eşinin hem de yaşamını yitiren ağabeyinin iki kızının geçimini sağlıyor.

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle omurilik felci olan, 8 yıldır hayatına tekerlekli sandalyeyle devam eden Hataylı 27 yaşındaki Reşit Alkan, işinden arta kalan zamanlarda topladığı yardımları iç savaş nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalan Suriyelilere ulaştırıyor.

Pazarcılık yaparak kendisi ve eşinin yanı sıra aynı kazada kaybettiği ağabeyinin iki çocuğuna da sahip çıkan ve ihtiyaçlarını karşılayan Alkan, zor durumda olan Suriyelilere yardım elini uzatmak için gece gündüz, kar kış demeden çalışıyor.

MESAİSİNİN ARDINDAN SURİYELİLER İÇİN KOLLARI SIVIYOR

Sabahın erken saatinde Reyhanlı ilçesindeki semt pazarındaki tezgahını eşinin de desteğiyle açarak güne başlayan Alkan, işini bitirmesinin ardından ise evinin yolunu tutmak yerine Suriyeliler için kolları sıvıyor.

Pazardaki esnaf arkadaşlarının yanı sıra komşu ya da akrabalarını da dolaşarak para ya da gıda yardımı toplayan Alkan, bunları kimi zaman yardım dernekleri aracılığıyla Suriye içerisinde derme çatma çadırlarda kalanlara kimi zamanda ilçe merkezinde tek odalı evlerde yaşayanlara ulaştırıyor.

BETERİN BETERİ VAR LAFINI SURİYE'DE GÖRDÜM

Alkan, komşu Suriye'de olayların başlamasının ardından evlerini, sofralarını onlara açtıklarını, ihtiyacı olanlara yatak, battaniye verdiklerini söyledi.

İnsan olan herkesin bir nebze olsun zor durumdaki Suriyelilere destek olması gerektiğinin altını çizen Alkan, "Dışarıda yağmur, kar, soğuk var. Biz burada ısınıyoruz ama onlar zor durumda. Türkiye'den istediğim 80 milyon insanız. Bir lira olsa 80 milyon lira eder. Herkes bir ekmek alsa 80 milyon ekmek olur. Bu konuda kimse korkmasın ve yardım elini uzatsın. İmkanım olsa, bana şu an yetki verilse bütün Türkiye’yi dolaşıp yardım toplarım. Bundan da hiç utanmaz, çekinmez, yorulmazdım çünkü bu kutsal bir görev." diye konuştu.

Kendisi için hiçbir şey istemediğini belirten Alkan, "Beterin beteri var lafını Suriye'de gördüm. Şu an benden kötü durumda olanlar var. Yardımda engel tanımayın, gönüllere engel vurmayın. Gönlünüz engelli olmasın, beden önemli değil." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.