
Yâsin Suresi 8. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Yâsin Suresi 8. ayeti ne anlatıyor? Yâsin Suresi 8. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Yâsin Suresi 8. Ayetinin Arapçası:
اِنَّا جَعَلْنَا ف۪ٓي اَعْنَاقِهِمْ اَغْلَالًا فَهِيَ اِلَى الْاَذْقَانِ فَهُمْ مُقْمَحُونَ
Yâsin Suresi 8. Ayetinin Meali (Anlamı):
Biz onların boyunlarına demir halkalar geçirdik. O halkalar tâ çenelerine kadar dayanmıştır da bu yüzden başları yukarı doğru çivilenmiş gibidir.
Yâsin Suresi 8. Ayetinin Tefsiri:
Hz. Muhammed (s.a.s.) son ve en şerefli peygamber, Kur’ân-ı Kerîm de en yüce ilâhî kitap olmakla birlikte, insanların çoğu onlara iman etmeyecek, ebedî azaba uğrayacaklardır. Bunlar hakkında kesinleşen söz, “İnsanların ve cinlerin azgınlarıyla cehennemi kesinlikle ağzına kadar dolduracağım” (Secde 32/13) şeklinde vârid olan “azap” sözüdür. Anlaşılan o ki, Allah Teâlâ, Kur’an ve sünnet-i seniyye ile beyân ettiği İslâm dininin dışına çıkanları cezalandıracaktır. “İmansız” diye nitelendirilen bu kimselerin 8 ve 9. âyetlerde dünyadaki hâlet-i rûhiyeleri canlı bir tablo halinde şöyle tasvir edilir:
Allah Teâlâ onların boyunlarına demir halkalar geçirmiştir. Bu halkalar boğazlarını tümüyle kapatıp çenelerine kadar dayanmıştır. Öyle ki kafaları iyice yukarı kalkmış ve gözleri kapanmıştır. Ayrıca önlerinden bir set, arkalarından bir set çekilip üzerleri bütünüyle kapatılmıştır. Dolayısıyla herhangi bir şeyi bakıp görecek halleri kalmamıştır. Zâten âyette kullanılan اَلإقْمَاحُ (ikmâh) kelimesi de “başı kaldırıp gözü yummak” mânasına gelir. Kâfirler, yapılan her daveti red için başını arkaya doğru kaldıran kibirli kimselerdir. İşte red için başlarını kaldıra kaldıra âdetâ inkârları, boyunlarının altına kalın bir kelepçe gibi geçirilmiş, çeneleri kalkmış, başları arkaya doğru ve gözleri yumuk vaziyette kalmıştır. Yine inkârları önlerine ve arkalarına birer set oluşturmuş, üstlerini de kapatmıştır. Buna ferdin yaratılış kabiliyetlerini yanlış hedeflere sevk eden toplum baskısını, imandan uzaklaştırıp küfür ve günahlara yönlendiren temâyüllerini, yaygın hâle gelen bâtıl inançlar ve çirkin alışkanlıkları da ilâve edebiliriz. Bahsedilen bu ferdî ve içtimâî kötü şartlar insanı, alıştıra alıştıra menfi yönde değişmez bir yapıya ulaştırmaktadır. Böyle insanlar artık ne başlarını hareket ettirebilirler, ne de bir tarafı görebilirler. İnkârlarının ve cehâletlerinin içinde bocalayıp dururlar. Ancak şuna dikkat etmek gerekir ki bu, tamâmen kendi tercih ve istekleri doğrultusunda ortaya çıkmış bir neticedir. Kendi inkârları, inat ve câhillikleri yine kendilerini böylece engellemekte, basîretlerini kapatıp karanlıklar içinde bırakmakta ve gerçeği göremez duruma getirmektedir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.)’in davetine karşı: “Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda ağırlık, seninle aramızda da perde vardır. Artık ne yapacaksan yap; biz de bildiğimizi yapacağız” (Fussilet 41/5) sözleri, onların izaha çalıştığımız manevî durumlarını daha net ortaya koymaktadır. Fakat bütün bunlar, Allah’ın insan varlığına yerleştirdiği psikolojik kanunları çerçevesinde meydana geldiği için burada Cenâb-ı Hakk’a izafe edilir.
Bununla birlikte İslâm’ı tebliğ ederken muhatap kitlenin birbirinden farklı psikolojik ve sosyolojik durumlarını dikkate almanın gerekliliği hususunda şöyle buyruluyor:Yâsin Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yâsin Suresi 8. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR