Yaz Kur'ân Kurslarında Nelere Dikkat Edilmeli
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen yaz Kur’ân kursları, okulların tatil olmasıyla birlikte 24 Haziran’da eğitime başlayacak. Kur’ân-ı Kerim eğitiminin yanısıra sosyal aktivitelerin de yapılacağı yaz Kur'ân kurslarında, öğrencilere yönelik Kur'an-ı Kerim dersleri ve diğer dini ahlaki eğitim bilgileri verilecek. Öğrencilerin kendilerini dini anlamda geliştirebilmeleri amacıyla camilerde, Kur'an kurslarında ve belirlenen diğer mekanlarda 2 ay sürecek düzenli kurslar düzenlenecek.
Yaz Kur’ân kursları başlamadan her yıl yaşanan belli başlı sorunlar; idarecilerden, anne ve babalara, cami cemaatinden hocalara kadar birçok nedenden kaynaklanıyor. Eğitimci Adem Şahin ‘Yaz Kur’ân Kurslarında 21 Hata’ başlıklı makalesinde her yıl yaşanan bu sorunlara değiniyor ve yaz Kur'ân kurslarında nelere dikkat etmemiz gerektiğini söylüyor.
İDARECİDEN, SİSTEM VE EĞİTİMCİDEN KAYNAKLANAN HATALAR
“Yaz okulu öğrencileri ile kış döneminde bütün bağlantıların koparılması, iletişime geçilememesi, bayramlarda hatırlanmaması: Kur’ân kurslarında yaz okullarında okuyan öğrencilerle dört mevsim ilgilenme için birimler oluşturulmalıdır.”
1- Yaz okullarına program, planlanma ve geliştirilmesi konularında yeterli dikkatin verilmemesi: Sonbahar, kış ve ilkbaharda verilen uzun soluklu eğitim-öğretim faaliyetlerinden sonra yaz okullarına yorgun ve bitkin başlanır. Yaz okulları, tatilden önceki son durak olarak görülür. Yaz okuluna hazırlık bir kaç hafta öncesinden değil, kışın en soğuk günlerinden başlamalıdır.
2- Yaz okullarında kış döneminin tecrübeli hocaları yerine halen öğrenciliği devam eden, yeni mezun veya bunun tam tersi çocuk ve gençlerin dilinden uzak, emekliliğinin üzerinden onlarca yıl geçmiş yaşlı hocaların istihdam edilmesi: Yaz dönemi öğrencileri, kış dönemi öğrencilerinden daha fazla ilgi, dikkat ve tecrübe gerektirir.
3- Öğretme ve öğrenmenin merkeze alınarak, sevdirme ve gönle girmenin ihmal edilmesi: Öğrencilerin “kursumuz hiç bitmese, gelecek yaz yine geleceğim” demesi başarıdır.
4- Yaz okulu müfredatının hazırlanmasında “Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin nefret ettirmeyin” prensibine göre hareket edilmemesi, hızlı ve kesin sonuç alma yanılgısına düşülmesi, disiplin adı altında baskıcı ve dayatmacı olunması.
5- Yaz okuluna kapasiteden çok fazla öğrenci alınması sonucu kontrolün zorlaşması: İyi niyetlerle alınan öğrencilere aşırı sinirlilik, kızma ve bağırma gibi olumsuz davranışların gösterilmesi.
6- Ödüllendirmede aşırıya gidilmesi - vahşi rekabet ortamının oluşturulması: Rekabet, bencillik, “ben birinci olayım, ben kazanayım” duygularının yerine paylaşmak (cömertlik), arkadaşını kendine tercih etmek (isar) ahlakı verilmelidir.
7- Yaz okulu öğrencileri ile kış döneminde bütün bağlantıların koparılması, iletişime geçilememesi, bayramlarda hatırlanmaması: Kur’ân kurslarında yaz okullarında okuyan öğrencilerle dört mevsim ilgilenme için birimler oluşturulmalıdır.
8- “İki günü aynı geçen aldanmıştır” hadisinin “iki yılı aynı şekilde olan aldanmıştır” şeklinde yaşanması: Yaz okullarının her yıl “kopyala yapıştır” yaparak kendisini güncelleyememesi.
9- Yaz okulunda görev alacak personele ihtiyaç duydukları eğitimin özel kurs ve seminerlerle verilmemesi.
10- Yaz okullarında verilen eğitim kalitesinin, öğreticilerin donanım ve kabiliyetiyle doğru orantılı olduğunun unutulması.
11- Öğrencilerin yaşlarının getirdiği problemleri, TV. İnternet sosyal çevre gibi ortamlardan kirlenme gerçeğinin göz ardı edilmesi.
12- Yaz okullarına yeni sponsorlara ulaşma kapısı olarak bakılıp iyi niyetin kaybedilmesi.
13- Kur’ân-ı Kerimin üçte birinin kıssa olduğu gerçeği üzerinde durulmaması, hikaye, kıssa, ilahi, bilmece bulmaca, oyun gibi öğrenmeyi eğlenceli hale getiren unsurlardan yeterince faydalanılmaması.
14- Kağıt üzerinde yazılı olan Kur’ân’a saygı gösterildiği gibi, gönlüne Kur’ân yazılmaya başlanmış öğrencilere de yürüyen Kur’ân gözüyle bakılmaması. Öğrenciler, anlatılanlardan ziyade yapılanlara odaklanır.
ANNE BABALARDAN KAYNAKLANAN HATALAR
“Çocuğunun neden Kur’ân öğrenmesi gerektiğini evinde davranış olarak gösterememek: Yaz okulunda Kur’ân’la tanışan çocuk anne babasının da düzenli olarak Kur’ân okuduğunu, İslam ahlakının güzelliklerine sahip olduğunu görmelidir.”
1- Çocuklarının Kur’ân ve ahlak eğitimini yaz dönemiyle sınırlandırmak: Kur’ân mevsimlik bir kitap değildir. Yaz okulları İslam dinini öğrenmek için ilk adımdır. Yaz okulundan sonra da Ahlak eğitimi devam etmelidir.
2- Çocuklarına eğitim veren cami ve kurs görevlileriyle yeterli iletişimde bulunmamak.
3- Çocuğunun neden Kur’ân öğrenmesi gerektiğini evinde davranış olarak gösterememek: Yaz okulunda Kur’ân’la tanışan çocuk anne babasının da düzenli olarak Kur’ân okuduğunu, İslam ahlakının güzelliklerine sahip olduğunu görmelidir.
4- Kur’ân Kursuna çocuğunu gönderen baba çocuğunu “nasıl olsa kursta yemeği var” diyerek parasız bırakmamalı, camiye çocuğunu gönderen anne de kahvaltı yapmadan göndermemelidir. Çocuğu camiye veya kursa göndermekten maksat “evde kalabalık olmasın” mantığı olmamalıdır.
5- Kış dönemi dahil, her hafta en az bir akşam Kur’ân - sohbet saati yaparak çocukla birlikte öğrenme faaliyeti içerisinde bulunulmaması, yaz okulunda öğrenilenlerin küllendirilmemesi.
CAMİ CEMAATİNDEN KAYNAKLANAN HATALAR
“Eski alimler bir araya gelince “bugün kaç kişinin katili oldun?” diye birbirlerine sorarlarmış. Katil olmaktan maksat, insan öldürmek değil “kaç kişinin kalbinin Kur’ân’dan, camiden soğumasına, ilim irfan ordusundan ayrılmasına sebep oldun” gibi manalar kast edilirmiş. Yaz okullarına her ne kadar iyi niyetlerle başlansa da kaş düzelteyim derken gözün çıkarıldığı kazalara sıkça rastlanmaktadır.”
1- Hz. Ali r.a ayağına saplanan oku “namaz esnasında çıkartın o zaman acısını duymam” demiştir. Cami cemaati ise yaşayamadığı huşunun sebebi olarak çocukları görerek gülüşme ve kıkırdamalarından rahatsız olmakta çoğu zaman da çocuklara kızarak camiden dışarı çıkartmaktadır.
2- Camiye “bizim cami” gözüyle bakarak aşırı koruyucu tavırlar içine girilmesi: Camilerin “Allahın evi” olduğunu (Cin: 18. Tevbe: 18. Bakara:114, Tevbe: 17) unutarak ev sahibi rollerine girilmesi istenmeyen sonuçlar doğurur.
Eski alimler bir araya gelince “bugün kaç kişinin katili oldun?” diye birbirlerine sorarlarmış. Katil olmaktan maksat, insan öldürmek değil “kaç kişinin kalbinin Kur’ân’dan, camiden soğumasına, ilim irfan ordusundan ayrılmasına sebep oldun” gibi manalar kast edilirmiş. Yaz okullarına her ne kadar iyi niyetlerle başlansa da kaş düzelteyim derken gözün çıkarıldığı kazalara sıkça rastlanmaktadır. Yaz okullarında işlenen cinayetlerin dosyasını dünyada açan hiç bir kurum yoktur. Din eğitimi verilen camiler, Kur’ân Kursları ve yaz kampları kalabalık, gürültü, sıcaklık ve tatil rehaveti sebebiyle katil olmak için en uygun yerlerdir. Korkmak gerekir.
Kim, cinayet işlememiş veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kişiyi öldürürse tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de o canı yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur. (Maide: 32)
Altınoluk Dergisi, Adem Şahin, 340. sayı, Haziran 2014