Yediğine Bir Bak!
Abese sûresinde dikkat çekici bir hatırlatma var; “İnsan, yediğine bir baksın!” (80/24) Yani insan, gıda olarak aldıklarına, belki kullanıp eskittiklerine ibret nazarıyla baksın. Hayat kaynağı olan geçim sebeplerinin ne büyük nîmetlerden meydana geldiğini düşünsün.
Âyet-i kerîmenin devamında buyruluyor ki; “(Biz, gökten) yağmurlar yağdırdık, sonra toprağı göz göz yardık, bu suretle orada ekinler bitirdik; üzümler, yoncalar zeytinlikler, hurmalıklar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün bunlar) sizin ve hayvanlarınızın yararlanması içindir.” (80/25-32)
Hakikaten bu, -günümüzde olduğu gibi- zamanla şımaran insanoğluna ne muazzam bir hatırlatmadır! Ve ne kadar müşfik bir uyarıdır; Ey insan, hele bir düşün! Kudret-i ilâhî ile bu çark kusursuzca işlemese, hayatta kalma adına ne yapabilirsin? Ne gelir elinden?
FARKINDALIK ŞUURUYLA YAŞAMAK
Bazı âlimler bu âyeti, “yediğinin helâl olup olmadığına dikkat et” şeklinde anlamışlardır. İbn-i Abbas (r.a.) ise bunu; “İnsan, gücünün yetersizliğini ve ömrünün faniliğini mukayese etmek üzere gıdasının ne hâle geldiğine baksın.” diye tefsir etmiştir.
Bir adam, İbn-i Ömer (r.a.)’a; “Affedersin, bir şey soracağım ama utanıyorum.” der. “Utanma, sor.” cevabı üzerine; “İnsan, pisliğine bakar mı?” der. Bunun üzerine İbn-i Ömer (r.a.); “Evet, bir melek insana; cimrilik ettiğin yemeğinin sonuna bak, ne hâl aldığını gör, diye hitap eder.” demiştir.6
Şöyle bir düşünelim; farkındalık şuuruyla yaşamak ve eşyanın ilk görünüşüne aldanmamak için “İnsan, yediğine bir baksın!” îkazından daha zarif bir hatırlatma olabilir mi?
Dipnotlar: 1) Ömer Nasûhi Bilmen, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Meâl-i Âlîsi ve Tefsiri, c. 7, s.3276. 2) Âl-i İmrân Sûresi, 3/196. 3) Tirmizî, Zühd, 13. 4) İhyâu Ulûmi’d-Dîn, c. 3, s. 453. 5) Ra’d sûresi, 13/26. 6) İhyâu Ulûmi’d-Dîn, c. 3, s. 487.
Kaynak: Cafer Durmuş, Altınoluk Dergisi, 359. Sayı, Ocak 2016