Yeis Ne Demek? Yeis Ne Anlama Gelir?

Yeis ne demek? Yeis kelimesinin anlamı nedir? Yeis kelimesine örnek cümleler...

Ye’s, yeis: Ümit­siz­lik, ka­ram­sar­lık anlamlarında kullanılır.

YEİS KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

SEN BÜYÜK MİLLETSİN!..

Üzülme! Dün şahlanıp istiklâlini temin eden Anadolu’daki Kuvâ-yı Milliye rûhu bugün de dimdik ayaktadır…

Hâdiseler karşısında aslâ me’yus ve bedbin olma! Mü’min, dâimâ nikbin (iyimser) olur. Rabbine ilticâ eder. Çünkü yeis haramdır.

Şu coşkun ezanlardan sana rûhâniyet aksediyorsa, hür ve engin semâlarda dalgalanan ay-yıldızlı bayrağın sana güç veriyorsa, sen bu mukaddes
emânetlere sâhipsin demektir!..”

Târih Baba, konuşmasına böyle devâm ederken, yine Süleymâniye’nin minârelerinden İstanbul’u seher feyziyle dolduran ve muhrik bir sadâ ile okunan sabah ezânı gencin rüyâsını nihâyete erdirdi. Artık gencin dimağı rahatlamıştı.

*****

Kızıldeniz’in girdaplarında boğulmak üzere iken mecbur kalarak îman halkasına tutunmak isteyen Firavun’a Allah Teâlâ:

“Şimdi mi (îmân ediyorsun)?! Hâlbuki sen, bundan evvel (ömrün boyunca) isyân etmiş, dâimâ fesatçılardan olmuştun!” (Yûnus, 91) Yâni “Bir belâ gelince uslanmış, sâlim kalınca da tekrar eski isyânına devâm etmiştin! Şimdi de böyle yapacağın için artık senin îmâna yönelişin geçersizdir!” buyurarak yeis hâlindeki îmânını kabûl etmemiş ve şöyle devâm etmiştir:

“(Ey Firavun!) Biz de bugün seni (cansız bir) beden olarak (karada yüksek bir yere atıp bozulmaktan) kurtaracağız ki, arkandan geleceklere bir ibret olasın! (Bununla berâber) insanlardan birçoğu, Biz’im âyetlerimizden cidden gâfildirler.” (Yûnus, 92)

Yakın bir zaman önce yapılan araştırmalarda Firavun’un cesedi, sâhilde secdeye kapanmış bir vaziyette bulunmuştur. Bu, onun ölümden önceki son ânıdır. Son dakikada karşılaştığı dehşet sahnelerinin tesiriyle îmân etmek istemiş, ancak yeis hâlinde olduğu için onun îmânı kabûl edilmemiştir. İşte o vaziyette, takrîben binlerce yıldır cesedi çürümeden kalmış ve son senelerde yapılan araştırmalar neticesinde bu ceset, sahilde yüzükoyun bir şekilde bulunmuştur. Şu an bu ceset, British Museum’da bulunmakta, halka teşhir edilerek, âyet-i kerîmede beyân edildiği gibi bir ibret manzarası sergilenmektedir. Bu hakîkat, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’de bildirdiği, kıyâmete kadar devâm edecek mûcizelerden sâdece biridir.

*****

“Hiçbir şehir ahâlîsi yoktur ki, (yeis hâlinde) îmân etmiş olsun da, bu îmânı ona fayda versin! Ancak Yûnus kavmi müstesnâdır ki, bunlar îmân
edince, kendilerinden dünyâ hayâtındaki rüsvâlık (perişanlık) azâbını uzaklaştırıp giderdik ve onları ecelleri gelinceye kadar (yaşatıp) faydalandırdık!” (Yûnus, 98)

*****

İnsan hayatı, havf ve recâ, yâni “korku” ve “ümid”lerin çalkantısı içinde seyreder. Bir mü’minin gönlünde havf ve recânın karşılıklı bir âhenk ve denge içinde yaşanabilmesi zarûrîdir. Zîrâ korkunun ifratından (aşırı korkudan) “yeis”, tefritinden (aşırı korkusuzluktan) ise “emniyet ve te’minat” hissi hâsıl olur. Bu itibarla AllâhTeâlâ’nın azâbından emîn olmak veya zıddı olan rahmetinden ümidsizliğe düşmek, menedilmiştir. Kâmil bir mü’min, bu iki hâli dengeli bir şekilde devam ettiren kimsedir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.