Yeme-içmemize Nasıl Dikkat Edebiliriz?

Yeme-içmemize dikkat etmek için neler yapmalıyız? Bir öğünde kaç sağlıklı beslenme kuralını çiğniyoruz? Köfte ve patates neden aynı anda sağlıklı değil?

Her toplum gibi bizim de kendimize ait yemek yeme kültürümüz asırlarca devam edegelmiştir. Kültürle aktarılan alışkanlıklar, kimi zaman hatalı da olsa terk edilmeleri çok zordur.

Acaba bizler bir öğünde en az birkaç yiyecekle beslenirken hangi yanlışlara düşüyoruz? Ya da mutlaka ikisini bir arada yediğimiz yiyecekleri yemeye devam ederek sağlığımıza zarar veriyor muyuz?

Bu soruları doğru cevaplamak için önce eski hekimlerin “Hastalık nedir?” sorusuna “Yediğini sindirmeden ikinci bir yemek yemektir.” dediklerini hatırlayarak başlayabiliriz.

SİNDİRİM NEDİR?

Vücudumuzun canlılığını sürdürebilmesi için karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve mineraller gibi maddelere ihtiyacı vardır. Bu maddeleri de çeşitli gıdalar yoluyla elde ederiz. İşte, vücuda alınan bu gıda maddelerinin kana ve hücrelere geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılması işine “sindirim” ya da “hazım” deniyor.

Sindirim, iki şekilde gerçekleşmektedir:

1- Mekanik Sindirim: Gıdaları sadece boyut olarak küçültüyorsak bu mekanik sindirime bir misaldir. Bu sindirim türüne “fizikî sindirim” de denir. Meselâ büyük ekmek parçalarını dişlerimizde parçalayıp küçük parçalar hâline getirmek gibi…

Mekanik sindirim hâdiseleri:

  1. a) Ağızda dişler yardımıyla gıdaların parçalanması,
  2. b) Midede kasılma hareketleriyle gıdaların bulamaç hâline getirilmesi,
  3. c) İnce bağırsakta safra salgısı sayesinde büyük yağ moleküllerinin küçük yağ taneciklerine dönüştürülmesi aşamalarından geçer.

2- Kimyevî Sindirim: Gıda parçaları kendilerini oluşturan yapı taşlarına parçalanıyorsa, kimyevî sindirim gerçekleşmiştir. Meselâ ekmekte çok miktarda karbonhidrat bulunur. Karbonhidratlar ise; nişasta, glikoz, laktoz, maltoz gibi yapı taşlarından meydana gelir. Sindirim neticesinde glikoz gibi bir yapı taşı elde edildiyse, gerçekleşen sindirim kimyevîdir.

ENZİM NEDİR?

Kimyevî sindirim, enzim denilen sıvılar yardımıyla gerçekleşir. Enzimler de gıdaya tesir ederek, gıdanın kimyevî yapılarında değişikliğe sebep olur.

KİMYEVÎ SİNDİRİMİN GERÇEKLEŞTİĞİ BÖLÜMLER NELERDİR?

1) Ağızda: Karbonhidratların sindirimi; tükürükteki enzimler yardımıyla…

2) Midede: Proteinlerin sindirimi; mide öz suyu ve mide enzimleri yardımıyla...

3) İnce bağırsakta: Karbonhidrat, yağ ve proteinlerin sindirimi; pankreas öz suyu yardımıyla…

Demek ki gıdaların özelliğine göre, yani karbonhidrat, yağ veya protein kaynaklı oluşuna göre sindirim sisteminin kullandığı enzimler de değişiyor. Ayrıca her birinin sindirimi farklı organlarda gerçekleşiyor. Meselâ proteinlerin sindirimi, midede başlayıp ince bağırsakta bitiyor.

YEME-İÇMEYE NASIL DİKKAT EDEBİLİRİZ?

Rabbimizin mükemmel bir programla yarattığı sindirim sistemimizin aksamadan, en doğru bir şekilde çalışması için, bizlerin de yeme-içmede gereken dikkati göstermemiz gerekir. Bunun için neler yapılmalıdır?

KARIŞIK BESLENİLMEMELİ!

3

Bir akşam yemeğinde köfte, patates, et, pilav, börekler, tatlılar, meyveler vs. gibi yiyeceklerin bulunduğu bir sofraya oturduğumuzu düşünelim. Canımızın çektiği her şeyden tabağımıza alır; iştahla yer, yedikçe de üstüne ayran-gazoz gibi içecekler içeriz. Dayanamayıp tatlıdan, biraz da meyveden derken zavallı mide neye uğradığını şaşırır.

Vücudumuza aynı anda hem protein, hem de karbonhidrat türü gıdalar alınmıştır. Her ikisinin parçalanması gereken enzimler farklıdır. Sindirilmek için gıdalar birbirini beklemek zorunda kalır. Bu farklı enzimler, birbirinin hazmına zıt yönde tesir ederek hazmın sağlıklı gerçekleşmesini engeller.

AYNI ANDA HEM KÖFTE HEM PATATES SAĞLIKLI DEĞİL!

kofteMaalesef bekleyen gıdalar, midede çürür veya mayalanır. Mayalanma, bize ekşime ve gaz olarak yansır. Bunun neticesinde enerjimizin önemli bir kısmını kaybetmiş, gereksiz yere sindirim sistemimizi yormuş oluruz.

Burada et, köfte proteinli, börek, pilav, patates ise karbonhidratlı yiyeceklerdir. Dolayısıyla asit ve alkali karakterli gıdalar olarak birbirleriyle zıt çalışırlar. Bu zıtlık, enzimlerin üretilmesine mani olur ya da üretilmiş enzimlerin birbirini yok etmesine sebep olur. Neticede yenen yemek, hazmolmadan çürümeye başlar. Bu, midede saatler süren bir işlemdir ve bağırsaklarda da devam eder.

ÖĞÜNÜ HAZMETMEDEN BAŞKA BİRŞEY YEMEYİN

Hastalıkların temel sebeplerinden biri de hazmın tamamlanmasını beklemeden bir yemeğin üstüne başka bir şey yemektir. Sindirim sistemi, belli kurallarla çalışır. Bu kurallara göre, 200-250 gr. miktarında bir yemek, midede 3-4 saatte hazmolur ki buna birinci hazım denir. Yemeğin cinsine, miktarına ve ağırlığına göre birinci hazmın süresi 4-10 saate kadar uzayabilir. Hazım tamamlanmadan yenen ufacık bir lokma dahî midenin hazım sürecini bozar.

ÇOK YEMEK VÜCUDU ÇÖPLÜĞE ÇEVİRİR

Bu bir lokma, önceki yemekle karıştığında hazmolamayacağı için mayalanmaya ve çürümeye başlar. Önceki yemeği de bozup çürüterek midede yanma, ekşime, gaz ve şişkinliğe sebep olur. Ne yazık ki birçoğumuz yürürken, sokakta konuşurken veya ders çalışırken sürekli bir şeyler yiyerek vücudumuzu âdeta bir çöplüğe çeviriyoruz.

Kaynak: Nejla Baş / Şebnem Dergisi, sayı:123

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.