Yerli Aşı 'TURKOVAC' Faz 3 Çalışması Kapsamında Gönüllülere Uygulanıyor

Erciyes Üniversitesi ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı iş birliğiyle geliştirilen "TURKOVAC" faz 3 çalışması kapsamında gönüllülere uygulanıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından isminin "TURKOVAC" olduğu açıklanan yerli inaktif aşının çalışmaları, çalışma merkezlerinden olan Ankara Şehir Hastanesi'nde devam ediyor.

Aşı, faz 3 çalışmaları kapsamında e-Nabız üzerinden randevu alan ve gönüllülük şartlarını taşıyan vatandaşlara uygulanıyor.

Hastanede yürütülen çalışmalarına ilişkin bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Bircan Kayaaslan, nihayet beklenen aşamanın geldiğini, bu haftadan itibaren faz 3 çalışması kapsamında gönüllülere aşıların uygulandığını söyledi.

Gönüllülerin e-Nabız'dan üzerinden başvuru yaparak randevu aldığını belirten Kayaaslan, daha sonra hastanede yapılan ön değerlendirmelerin ardından aday olarak kabul edildiklerini anlattı.

Doç. Dr. Kayaaslan, kişiden hem kan hem de PCR testi aldıklarını belirterek, "PCR testi o anda mevcut pozitifliğinin olmaması için alınıyor. Çünkü bazen belirti göstermese de virüsü taşıyabiliyor. Bunları dahil etmiyoruz. Aldığımız kan tetkikinde de SARS-CoV-2'ye yönelik antikorlarına bakıyoruz. Kişi kendisi bilmese de geçmişte bu hastalığı geçirmişse onları da dahil etmiyoruz." dedi.

İçinde bulunulan olumsuz koşullardan çıkabilmek için aşılama oranlarının yukarı çekilmesi gerektiğini vurgulayan Karaaslan, "Bu da yerli ve milli bir aşımız. Daha önceki çalışmalar oldukça etkin olduğunu gösteriyor. Gönüllü olan bütün vatandaşlarımızın merkezlerimize başvurmasını bekliyoruz." diye konuştu.

"Yerli aşıya daha çok inanıyordum"

Aşı için gönüllü olan ve Ankara'da erkek kuaförü olarak çalışan 33 yaşındaki Tahsin Tunç ise şöyle konuştu:

"Mesleki önceliğim olmasına rağmen gönüllü olduğum için aşı olmadım, biraz daha bekledim. Çünkü çalışmaya katkı sağlamak istiyordum ve yerli aşıya daha çok inanıyordum. Diğer aşılar yaklaşık 7-8 aydır piyasadayken yerli üzerine hala çalışılıyor olması ve tabii ki yerli hekimlerimize güveniyor olmam bunun en büyük nedenlerinden bir tanesiydi."

Diğer bir gönüllü 24 yaşındaki Muhammet Çelik de "Gönüllü olmamın ilk sebebi Türk aşısı olması ve güvenilir olması. Diğerlerini olacağıma Türkiye'nin ürettiği aşıyı olmam daha isabetli diye düşündüm." dedi.

İnsanların bir an önce aşı olmasının ve sosyal hayata karışmalarının önemine işaret eden Çelik, herkese aşı yaptırmaları çağrasında bulundu.

Gönüllüler hastanede hangi aşamalardan geçiyor

e-Nabızdan gönüllülük başvurusunda bulunanlar için öncelikle hastaneden kayıt oluşturuluyor.

Yapılan bilgilendirmenin ardından Kovid-19 geçirip geçirmediğinin anlaşılabilmesi için kan ve PCR testine yönlendirilen gönüllüler, daha sonra çalışma odasına gelerek aşılarını oluyor ve yarım saat bekletiliyor.

Gönüllüler, herhangi bir yan etkiyle karşılaşmaları halinde "0850 222 00 79" numaralı telefonu arayarak sağlık ekiplerini semptomları hakkında bilgilendiriyor.

40 bini aşkın gönüllünün faz 3 çalışmasına katılması uygun bulundu

Yerli aşı "TURKOVAC"ta faz 3 çalışması için gönüllüler 18-55 yaş aralığında, Kovid-19 geçirmemiş, PCR testi pozitif olmayan, daha önce Kovid-19 aşısı yaptırmamış, ayrıca Toraks bilgisayarlı tomografisi (BT) testi veya antikoru pozitif olmayan kişiler arasından seçildi.

Ayrıca bağışıklık sistemini etkileyen kronik hastalıklardan "kelebek hastalığı" olarak da adlandırılan Sistemik veya Kutanöz Lupus Eritematozus, otoimmün hastalıklar, Romatoid Artrit, Guillain-Barre Sendromu, Sjögren Sendromu, Glomerülonefrit, Haşimato hastalığı, HIV ve dev hücreli arterit hastalıklarını taşıyanlar da çalışma dışında bırakıldı.

Belirlenen koşulları sağlayan aday gönüllüler ayrıca e-Nabız üzerinden, toplu taşıma araçlarını kullanıp kullanmadığı, çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa insanlara yakın, halka açık bir ortamda mı görev yaptığı sorularının yer aldığı ankete yanıt verdi.

Bu kapsamda, başvurular arasından gereken şartları sağlayan yurt içi ve yurt dışındaki 40 bini aşkın gönüllünün yerli aşının faz 3 çalışmasına katılması uygun bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.