Yıldız Sarayı Tarihi

Yıldız Sarayı, ne zaman ve kim tarafından yaptırılmıştır? Yıldız Sarayı’nın mimarı kimdir? Yıldız Sarayı nerede? İşte “Sultan II. Abdülhamit’in Osmanlı Devleti’ni 33 yıl yönettiği merkez” Yıldız Sarayı hakkında merak edilenler...

Topkapı Sarayı ile benzerlikler taşıyan, Osmanlı Hanedanı’nın “Baba Ocağı” olarak gördükleri Yıldız Sarayı, yaklaşık 500 bin m²’lik bir korunun içinde irili ufaklı köşk ve kasırlardan oluşmaktadır. Buradaki saray, ilk olarak Sultan III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmıştır.

Sultan 2. Mahmut ve Sultan Abdülmecit’in annesi Bezm-i Âlem Sultan’ın yaptırdığı ilave binalarla gelişmiştir. Sultan Abdülaziz zamanında ise sarayın geniş korusunda Malta, Çadır ve Çit köşkleri inşa edilmiştir.

Yıldız Korusu, Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren Osmanlı sultanları tarafından av bahçesi ve “Hasbahçe” olarak kullanılmıştır.

SULTAN ABDÜLHAMİT’İN DEVLETİ 33 YIL YÖNETTİĞİ MERKEZ

Sarayın yıldızı Sultan II. Abdülhamit Han ile parlamıştır. 1876-1909 yılları arasında 33 sene devletin merkez sarayı olarak kullanılmıştır. Dolmabahçe kadar gösterişli olmamasına rağmen ondan daha korunaklıdır. Dolmabahçe Sarayı denizden gelebilecek her türlü saldırıya açık olduğu için Sultan II. Abdülhamit bir tedbir olarak Yıldız Sarayı’nı kullanmıştır.

Yıldız Sarayı, kalın ve yüksek duvarlarla çevrilidir. İçeride, padişaha ve hareme ait yapıları ve has bahçeyi çevreleyen bir duvar daha vardır. Saray arazisi, resmi bölüm (resmi daireler, hizmet binaları) ve özel bölüm (hareme ve sultana ait köşk, kasır ile hasbahçe), dış bahçe (dış köşkler ve büyük gezinti parkı) çevre yapıları (kışlalar, karakol) olarak birbirine bitişik, işlev olarak bağımlı fakat görsel olarak kapalı bölümlere ayrılmıştır. Sarayın duvarlarla bu denli çevrili olması, hem Sultan'ın güvenliğine önem verildiği hem de kapalı bir saray kültürünün varlığını göstermektedir.  Ayrıca, saray hâkim bir tepenin üzerinde olmasına rağmen yüksek duvarlarla çevrili olmasının, güç sembolü ve sultanın mutlak gücünü temsil ettiği söylenebilir.

Marangozluğa meraklı olan Sultan Abdülhamit, saraya bir de marangoz atölyesi kurdurmuştur. Bu atölyede bizzat kendisi de çalışmış, devlet işlerinden yorulduğunda burada çalışarak dinlenmiştir.

YILDIZ SARAYI’NIN MİMARI KİMDİR?

Yıldız Sarayı’nın mimarları Sarkis ve Agop Balyan ile Raimondo d’Aronco’dur. Henüz belgelenmemiş olmakla birlikte Garabet Balyan ilc Vasilaki, İoannidis ve A. Vallaury'nin de adı geçmektedir.

YILDIZ HAMİDİYE CAMİÎ

Beşiktaş ilçesinde, Yıldız Sarayı yolu üzerindedir. Caminin bânîsi Sultan II. Abdülhamit’tir.  Cami, Abdülhamit Han’ın Yıldız Sarayı’na yerleşmesinden sonra, 1885-1886 yılında yaptırılmıştır. Son dönem Osmanlı mimarlığında mimarisi ve dekoratif ögeleri bakımından benzeri olmayan bir yapıdır.

Mimarı Sarkis Balyan’dır. Dolmabahçe Sarayı arşivinde yer alan bir belgeye göre mimarı Ebniye Nikolaidis Jelpulyo adlı bir Rumdur.  Yıldız Hamidiye Câmisi, kâgir, yüksek kasnaklı tek kubbelidir. Belirli bir mimari sitili yoktur. Belirsiz üsluptadır. Osmanlı selâtin camileri sonuncusudur. Hünkâr mahfili ile elçileri ve misafirleri kabul için elçiler mahfili vardır. Tek minarelidir. Avlusunda girişte sağ köşede dört cepheli saat kulesi vardır.

YILDIZ SARAYI SAAT KULESİ 

19. yüzyılda saat kuleleri hızla yayılmaya başlamıştır. Usta bir marangoz olduğu kadar, saatlere olan merakıyla da tanınan Sultan II. Abdülhamit, Osmanlı tahtına çıkışının 25. yıl dönümünde bu konuda yoğun bir program başlatır. Valilere gönderdiği bir fermanla Anadolu şehirlerinde saat kulesi yapımını teşvik eder. Saat kuleleri zamanı göstermek işlevinin yanı sıra, batılılaşmayı da temsil ederek, tarih boyunca gücün ve otoritenin simgesi olmuştur. Osmanlı Devleti de Batı’dan gördüğü bu yeni yapı tarzını uygulayarak yaptığı saat kuleleri ile hem halka hizmet etmiş hem de devletin otoritesini, gücünü göstermiştir.

Yıldız Camisi avlusunun kuzeybatı köşesinde yer alan saat kulesi Sultan II. Abdülhamit tarafından 1890 yılında Sarkis Balyan’a yaptırılan kule, Oryantalist ve neogotik üslubunun karması olan eklektik bir üslupla tasarlanmıştır.

YILDIZ SARAYI ZİYARET GÜNLERİ VE SAATLERİ

Pazartesi ve perşembe hariç diğer günler 09.30-16.00 saatleri arasında sarayı ziyaret etmek mümkündür.

YILDIZ SARAYI NEREDEDİR? - HARİTA

YILDIZ SARAYI FOTOĞRAFLARI


Yıldız Sarayı


Yıldız Sarayı içi


Yıldız Sarayı'nda arabacı Sultan'ı beklerken


Yıldız Sarayı'nda askerler


Yıldız Sarayı, Yıldız Hamidiye Camisi, köşkler, kasırlar


Yıldız Sarayı'ndan


Yıldız Hamidiye Camisi "Cuma Selamlığı"


Bugünkü Barbaros Caddesi'nden Yıldız Sarayı ve Hamidiye Camiî


Yıldız Sarayı çeşmesi


Yıldız Sarayı saat kulesi

İslam ve İhsan

İSTANBUL’DA GEZİLECEK YERLER

İstanbul’da Gezilecek Yerler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.