Yoğurttaki Domuz Jelatinine Dikkat!

Hazır yoğurtlarda kullanılan jelatinler hakkında gerçek bilgiye sahip misiniz? Yoğurtlarda kullanılan jelatinler hem sağlığımız hem dini değerlerimiz açısından ciddi riskler barındırıyor. Çünkü ithal edilen jelatinlerin birçoğu domuzlardan üretiliyor ve yediğimiz yoğurtlar “helal” olmuyor. İşte yoğurtlarda kullanılan jelatinler ve bilinmeyenler.

Yoğurtlara kıvam arttırmak ve su tutması için jelatin katılıyor. Türkiye'de yoğurt yapımında kullanılan jelatinler daha çok ithal edilerek kullanılıyor. Avrupa'da yoğun olarak bulunduğu ve daha az maliyeti olduğu için domuzdan üretilen jelatinler, Türkiye'de yoğurt üretiminde de ne yazık ki kullanılıyor. Dinimiz ve sağlığımız açısından sakıncalı olan bu durum Türkiye’ye uygulanan “gıda terörü” olarak ifade ediliyor.

YOĞURTTA DOMUZ JELATİNİ KULLANILDIĞINI KANITLADI

Gıda Hareketi Lideri Kemal Özer, bir TV programında gıdalarda yaygın olarak kullanılan jelatinin domuzdan elde edildiğinin belgesini gösterdi. İşte çarpıcı belge:

Gıda Güvenliği sorununun canlı yayında masaya yatırıldığı programda, Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, Türkiye'de üretimi yapılmadığı için yurtdışından ithal edilen, şekerler, yoğurtlar, salam, sosik, sucuk, dondurma, jole, kek, bisküvi gibi ürünler başta olmak üzere gıdanın hemen her alanında kullanılan jelatinin, domuz ürünü olduğunu belgeleriyle ortaya koydu.

Piyasadan aldıkları numuneleri Tarım Bakanlığı Laboratuarı'nda analiz ettiren Gıda Hareketi, numunelerin yüzde 50'sinin domuzdan üretilmiş jelatin olduğunu gösteren analiz sonuçlarını canlı yayında gösterdi.

Jelatin kıvam arttırıcı özelliğinden dolayı, başta yoğurt olmak üzere, çikolata, dondurma, şekerleme ve daha birçok gıdanın üretiminde katkı maddesi olarak kullanılıyor. Türk Gıda Kodeksi jelatinin kullanımına izin veriyor.

JELATİN NEYDEN YAPILIYOR?

Şekerlemeden süt ürünlerine, meyve sularından ilaçlara kadar çok geniş bir kullanım alanı bulunan gıda katkı maddesi jelatin, ülkemizde üretilen birçok üründe de kullanılıyor.

Jelatinin hammaddesi kollajen denen bir proteindir. Yani Jelatin yüzde yüz hayvansal kaynaklı bir maddedir. Hayvanlarda bulunan protein kollajen; deri, kemik, kıkırdak, tendon ve bağ dokunun temel yapı taşında bulunur. Günümüzde jelatin üretimi denildiğinde özellikle domuz ve sığırın kemik ve derileri karışık olarak kullanımı akla geliyor. Sığır derisinden, kemikten, domuz derisinden ve diğer hammaddelerden üretilerek yapılan jelatinler de diğer ürünlerde katkı maddesi olarak kullanılıyor.

JELATİN NİÇİN KULLANILIR?

Jelatin gıda ürünlerinde, jelleştirici ve kıvam artırıcı olarak kullanılıyor. Jelatinin oluşturduğu saydam, kokusuz ve ağızda kolayca eriyebilen jel yapısı, diğer kıvam artırıcılar tarafından tam sağlanamıyor. Hayvan jelatinlerinin tercih edilmesinin başlıca sebebi hayvan jelatinlerinin üretiminin kolay olmasındandır.

Çoğunlukla domuz kemik ve derisinden elde edilir. Ucuz olarak temin edilebilmesi yine tercih edilme sebepleri arasındadır. Ayrıca hayvan jelatini tercih sebeplerinden birisi de ağırlığının 5 ile 10 misli kadar su bağlama özelliğine sahip olmasıdır. Böylece az miktarda süt ile çok miktarda yoğurt üretimi sağlanır.

Gıda işletmecileri bazen de jelatini tüketiciyi aldatmak, yani hile amacı ile kullanmaktadır. Örneğin yoğurt üretiminde kremayı ayrı değerlendirip yoğurda jelatin katarak kıvamlı yoğurt göstermek bunlardan biridir.

JELATİN ZARARLI MIDIR?

Aslında jelatin zarardan çok helal olup olmaması konusunda gündeme geliyor. Çünkü bir protein ürünü olan jelatinin insan sağlığı açısından herhangi bir kötü etkisi bulunmuyor.

Jelatindeki problem, genellikle domuzdan ve helal yoldan kesilmemiş hayvanlardan elde edilmesidir. Ancak İslam dini açısından jelatinin, yenilmesi helal olan ve İslami usullere göre kesilmiş bir hayvandan elde edildiği takdirde kullanılmasının caiz olduğu ifade ediliyor.

DÜNYADA JELATİN ÜRETİMİ VE TÜKETİMİ

Jelatin, Türkiye dahil pek çok ülkede doğal bir gıda olarak kabul ediliyor ve tüketimi sınırlandırılmıyor.

Avrupa’da elde edilen ve gıdalarda kullanılan jelatinin % 60’nın domuzdan, % 40’nın ise sığır ve diğer hayvanlardan elde edildiği belirtiliyor.

TÜRKİYE’DE JELATİN ÜRETİMİ VE TÜKETİMİ

Ülkemizde yılda 5 bin ton civarında jelatin kullanılmakta ve bunun yarıdan fazlası ithal edilmektedir. İthal edilen jelatinin bir kısmı, üretimi helal kabul edilen Pakistan’dan geliyor. Ancak bu ülkeden Türkiye’ye satılan miktar 700 – 800 ton/yıl’ı geçmiyor. Hâlbuki İstanbul’da bir büyük şekerleme firması yılda 1000 ton jelatin kullanmaktadır.

Kamuoyunun istekleri doğrultusunda yurt dışından şekil değiştirerek helal üretim için Balıkesir ve İstanbul illerinde Jelatin üretimi yapan 2 firma kurulmuştur. Ancak bu iki firmanın toplam üretimi 3000 ton/yıl’dır.

JELATİNİN KULLANIM ALANLARI

Jelatin, başta gıda sanayi olmak üzere, eczacılık, kozmetik, tıp ve fotoğraf ürünlerinde yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Ayrıca Jelatin sağlık alanında kullanılan serumlarda (plazma ikamesi olarak), kapsüllerde, vitamin kaplama materyallerinde, pastillerde, tabletlerde, damlaların üretiminde, macun kaplamalarında kullanılıyor.

YİYECEKLERDE DOMUZ JELATİNİ İSTEMİYORUZ!

Jelatinle ilgili kamuoyunu bilinçlendirmek ve yetkililerin dikkatini çekmek amacıyla Chance.org’da yaklaşık bir yıl önce imza kampanyası başlatılarak, 17 bin kişinin imzası alındığı ve bu imzaların gıda firmaları ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile paylaşıldığı açıklanıyor:

“Her gün çocuklarımızın ve bizim boğazımızdan bilmediğimiz onlarca yapay madde geçiyor. Dikkat etmeden aldığımız her ürün domuzdan elde edilen jelatin ve daha bir çok haram ve sağlığa zararlı madde içeriyor. Hiç domuz eti yememiş bir kişi bile ömrü boyunca bir domuz yemiş kadar jelatin yiyor. Yılda 380.000 ton kadar üretilen jelatinin 150.000 tona yakını Müslümanlar tarafından tüketiliyor. Lütfen imzalayarak denetimlerin artmasına ve jelatinin yasaklanmasına destek olalım.”

Kaynak: İnternetten derlenen haberimizi yaparken yararlandığımız kaynaklar: Gidahareketi.org, İnsanvehayat.com, Change.org ve haber siteleri.

JELATİN BU ÇAĞIN AFETİDİR | NUREDDİN YILDIZ HOCA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.