Yol Rehberimiz Kur'an ve Sünnettir

İMAN

İmanın bir kor gibi olduğu âhir zamanda bizler sırat-ı müstakimden ayrılmamalı, Allah (cc) ve Resulünün (s.a.v) bizlere emrettiği istikamette yürümeliyiz. İşte bu konuda dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir bir göz atalım...

Dünya günden güne nefsâniyetle kirlenirken; egoizmle zehirlenirken; âhireti dışlayan, adâletsiz, merhametsiz bir karanlığa mahkûm olurken; biz –sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in muazzam ahlâkını, âlemlere getirdiği rahmeti, bereketli bir yağmur gibi, insanlığa tevzî etmeliyiz.

Nitekim O –sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurdu:

“Ümmetim bir yağmura benzer, önü mü sonu mu hayırlıdır bilinmez. (Başı da sonu da hayırlıdır.)” (Tirmizî, Edeb, 81)

Demek ki âhirzamanda da ashâb-ı kiram gibi, O’nun has talebeleri gelecek;

“Kardeşlerim…” buyurduğu müttakî Peygamber âşıkları gelecek. Onlardan olabilmek ne büyük bahtiyarlık!..

Bunun için O’nun sünnetine sarılmak zarûrî…

Zira bugün ehl-i sünnet ve’l-cemâat yıpranıyor.

Efendimiz;

“–Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necât olacaktır.” buyurdu. Ashâb-ı kiram sordular:

“–Yâ Rasûlâllah! O kurtulan fırka, hangi fırka olacaktır?”

“–Benim ve ashâbımın takip ettiği yolu izleyenler…” buyurdular. (Tirmizî, Îmân,18; İbn-i Mâce, Fiten, 17)

Bugün o bozuk fırkalar iyice zuhûr etti.

Bir kısmı ahkâm âyetlerini -hâşâ- iptal etmeye, hükümsüz bırakmaya çalışıyor.

Bir kısmı hadîs-i şerifleri inkâr ediyor.

Bir kısmı, batıdan esen modaların tesirinde…

Rabbimiz ıslah eylesin. Bir kısmı üst kademelere kadar tırmanmış bu dalâlet ehlinden Rabbimiz evlâtlarımızı muhafaza eylesin.

Allah cümlemizi; Kur’ân-ı Hakîm’i ve Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in sünnet-i seniyyesini, râzı olduğu sûrette yaşayan ve yaşatanlardan eylesin.

Bunaltıcı âhirzamanda, Efendimiz’in müjdelediği o bereketli yağmurun hayırlı bir damlası olabilmeyi hepimize ihsân eylesin!

Âmîn!..

Dipnotlar:

1 Mufassal sûreler; Mushaf-ı Şerîf’in son bölümü olup, tercih edilen görüşe göre 50. sûre olan Kāf’tan itibaren Nâs’a kadarki kısımdır. Kısalığı sebebiyle sık sık besmele ile ayrıldığı için bu isim verilmiştir.

2 Hâdisenin tafsilâtı için bkz. Buhârî, Îmân, 34, Savm, 1, Şehâdât, 26; Müslim, Îmân, 8, 9.

3 Hâdisenin tafsilâtı için bkz. Tirmizî, Îman, 8; İbn-i Mâce, Fiten, 12.

Kaynak: osmannuritopbas.com