Yola Çıkmadan Önce Yapılacak Hazırlıklar

Bütün yolculuklarda yola çıkmadan önce yapılacak en önemli hazırlık...

Yolculuk, çoğu zaman tedirginliği, meşakkati, tehlikeleri ve telaşı hatırlatır. Böyle olduğu içindir ki Rahmân ve Rahîm olan Mevlâmız yolcular için, dört rekatlı farz namazların iki rekat olarak eda edilmesine izin vermiş ve seferde olanlara ihsan edilmesini ve hatta infak edilmesini teşvik etmiştir. Atalarımız yola çıkmadan önce yapılacak hazırlıkların en önemlisine dikkat çekmek için “Önce refik, sonra tarik” demişlerdir. Yani yola çıkmadan önce iyi bir yol arkadaşı edinmenin zaruretine dikkat çekmişlerdir.

Bir yerden başka bir yere gitmek bir yolculuktur. Eğitim ve öğretim sürecimiz bir yolculuktur. Olgunlaşma süreci diye de ifade edebileceğimiz “seyru sülûk” önemli bir yolculuktur. Ömür de yaşadığımız sürece büyük bir yolculuktur.

İşte bütün bu yolculuklarda en önemli hazırlıklardan biri, yolculuğu kolaylaştıran, tehlikeleri azaltan, düşünce elimizden tutan, zamanını ve imkânlarını bizimle paylaşan “sâdık bir arkadaş”tır ve hatta arkadaşlardır. Mevlânâ –kud- dise sirrruh- bu ihtiyacı çarpıcı ifadeleriyle şöyle hatırlatır:

“Yolu gözeterek yalnız başına güzel güzel yürüyüp giden, şüphe yok ki, arkadaşlarla dostlarla daha hoş gider, daha hoş yol alır. İnsan arkadaşsız kalırsa, pek sıkılır, darlığa düşer. Kurt, çoğu zaman, sürüden ayrılıp yalnız başına giden kuzucağızı kapar.

Öyle düşünelim ki; sen ihtiyatla hareket ettin de kurt sana rastlamadı, seni kapmadı. Fakat topluluk olmadıkça, o ruhanî neşeyi bulamazsın ki. Yalnız başına bir yolda neşeli neşeli giden kişinin duyduğu sevinç, dostlarla, arkadaşlarla giderse, yüz misli artar.

Her işi yavaştan alan, hantal tabiatlı eşek bile, dost ile beraber bulununca neşelenir, çevikleşir, kuvvet bulur. Kervandan ayrılıp yalnız başına yol almaya kalkışan eşeğe, o yol yüz misli uzar, onu yorar. O çölü, o ovayı yalnız başına aşıncaya kadar, nodullanır, ne kadar sopa yer. O eşek sana: ‘Bu sözü iyi dinle, eşek değilsen, böyle yalnız başına yola düşme!’ der.”19


19) Şefik Can, Mesnevî Tercümesi, VI, s. 368-369.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Göklere Yolculuk Var, Erkam Yayınları

YOLA ÇIKARKEN OKUNACAK DUA

https://www.islamveihsan.com/yola-cikarken-okunacak-dua.html

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.