Yolculuk Sırasında Kocanın Ölümü veya Karısını Boşaması Durumunda Ne Olur?

Yolculuk sırasında kocanın ölümü veya karısını boşaması durumunda alınan önlemler.

Yolculukta kocası ölen veya yolculuk sırasında kocası tarafından boşanan kadın, kendi beldesi üç günlük yoldan (sefer mesafesi) daha yakın olur, gideceği yer üç günlük yoldan uzak bulunursa iddetini beklemek üzere kendi beldesine geri döner. Eğer gideceği yer daha yakınsa yoluna devam eder. Boşamanın ikamete elverişli bir yerde olmasıyla, yerleşim merkezi dışında yapılması sonucu değiştirmez.

Boşamanın meydana geldiği yer üç günlük mesafede olur ve gidilecek yer üç günden fazla olursa, belde güvenli olmadığı takdirde kadın yanında mahremi olsun veya olmasın seçme hakkına sahiptir. İster geri döner, dilerse yoluna devam edebilir. Bu arada iddet süresini geçirmek üzere kalabileceği bir yer olursa, orada da kalabilir.

Kadın kendi beldesinden başka bir beldede ikamete elverişli bir yerde iken boşansa, iddet sonuna kadar orada kalır. İddeti sona erince de yanında mahremi olmadıkça bu yerden çıkmaması gerekir. Yolculuğun hac için yapılmış olması da sonucu değiştirmez. Bu İmam Ebû Hanîfe’ye göredir. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre böyle bir durumda yanında mahremi varsa yolculuğa devam edebilir.

İmam Şâfi’ye göre yol güvenliği ve güvenilir yol arkadaşı olunca hac için veya geçici olarak bir yere giderken kocası ölse, kendi beldesinin binalarından ayrılmış ise seçme hakkına sahiptir. İsterse geri döner, dilerse yoluna devam edebilir. Çünkü başlangıçta kocası ona bu yolculuk için izin vermiştir.

Hanbelîlere göre böyle bir kadın beldesinden en az on sekiz saatlik bir mesafe ayrılmamış ise iddetini geçirmek üzere geri döner. Aksi durumda yoluna devam eder. İmam Mâlik’e göre henüz hac için ihrama girmemişse geri döner.[1]

Günümüzde hac yolculuğu sırasında veya Almanya gibi dış ülkelerde işçi, memur, elçilik mensubu ticaret erbabı gibi kimseler vefat edince, bunların karıları, eğer bu yerler iddeti geçirmeye elverişli ise, iddet süresince orada kalırlar. Bunda güçlük ve kadın için zarar söz konusu olursa kadın bir mahremi veya güvenilir bir yolculuk firmasının aracı ile kendi beldesine dönebilir.

Çoğunluğa göre gayrimüslimler iddet konusunda kendi dinleri ile başbaşa bırakılır. Müslüman erkekle evli bulunan ehl-i kitap kadın ise boşanma veya kocanın ölümü durumunda iddete tabi olur.[2]

Dipnotlar:

[1]. Bilmen, age, II, 386, 387. [2]. Bilmen, İstilâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, II, 387.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KISACA İDDET NE DEMEK?

Kısaca İddet Ne Demek?

İDDET BEKLEYEN KADININ HAK VE SORUMLULUKLARI

İddet Bekleyen Kadının Hak ve Sorumlulukları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.