Yumurta Kabuğundan Kağıt Üretildi

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi öğretim üyeleri yumurtanın kabuğundan pürüzsüz yüzeye sahip kağıt üretti.

 
 

Türkiye'nin beyaz kağıt üretiminde kullanılan dolgu maddesinin ithalatını ihracata dönüştürmek için yola çıkan bilim insanları, protein kaynağı yumurtanın kabuğundan, dayanıklı, baskı kalitesi daha iyi ve pürüzsüz yüzeye sahip kağıt üretti.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği Bölümü'nde görevli öğretim üyeleri Prof. Dr. Ahmet Tutuş ve Yrd. Doç. Dr. Ferhat Özdemir, araştırma görevlisi Mustafa Çiçekler ile yüksek lisans öğrencisi Ufuk Kıllı, Türkiye'nin beyaz kağıt üretimindeki dolgu maddesinin ithalatını ihracata dönüştürmek için çalışma başlattı.

Çöpe atılan yıllık 100 bin ton yumurta kabuğunu değerlendirmek isteyen bilim insanları, 6 aylık bir çalışma sonucunda, bazı işlemlerden geçirdikleri odun lifleri ve öğütülen yumurta kabuklarıyla dayanıklılığı yüksek kağıt elde etti.

TÜKETİM 100 KİLOGRAMA ULAŞTI

Prof. Dr. Ahmet Tutuş, kağıdın Türkiye'de her geçen yıl hızla artan temel ihtiyaç maddelerinden biri haline geldiğini belirtti.

Kağıt tüketiminin bir ülkenin gelişmişlik seviyesiyle ilintili olduğunu aktaran Tutuş, Türkiye'de 21'inci yüzyılın başlarında yıllık 23 kilogram olan kağıt tüketiminin, şimdilerde 100 kilograma ulaştığını söyledi.

Beyaz kağıt üretiminde kullanılan dolgu maddesinin çoğunluğunun ithal edilmesinden yola çıkarak yeni bir dolgu malzemesiyle kağıt üretimi üzerinde çalışma yaptıklarını kaydeden Ahmet Tutuş, başarıyla sonuçlanan çalışmalarda, ithal edilen dolgu maddesi yerine Türkiye'de çok önemli bir kaynak olan ve içeriğinde yüzde 98 kalsiyum karbonat bulunan atık yumurta kabuklarının değerlendirildiğini ifade etti.

İTHAL DOLGU MADDESİNDEN DAHA İYİ

Üniversitenin de desteklediği projede başarılı sonuçların ardından üretim aşamasına geçtiklerini aktaran Tutuş, fakültedeki laboratuvarlarında ilk olarak odun yongalarından lif elde ettiklerini, bu lifleri hamur haline getirdikten sonra beyazlatarak lif ayarı yaptıklarını anlattı.

Değirmende öğütülerek un haline getirilen yumurta kabuklarını liflere ilave edip, su ve ısıtma işlemiyle dayanıklılığı yüksek kağıt haline getirdiklerini belirten Prof. Dr. Tutuş, "Kağıdın üretim aşamasında birçok özellikte iyileşmeler gördük. Dışarıdan alınan dolgu maddelerinden daha yüksek değerler elde ettik. Özellikle kağıdın yüzey düzgünlüğünü, baskı kalitesini artırıyor. Yumurta kabuğunun kağıdın bünyesinde kullanılması kağıdın mürekkep tutuculuğunu, emiciliğini artırıyor. Düzgün bir baskı kalitesi veriyor. Lifler arasındaki boşlukları tamamen elimine ederek dolduruyor." dedi.

Türkiye'de yıllık 16 milyar yumurta üretildiği ve 100 bin ton yumurta kabuğunun çöpe atıldığına dikkati çeken Tutuş, bu kabukların geri dönüşümünün hem ekonomi hem de çevresel etkileri bulunduğunu belirtti.

Ahmet Tutuş, yaptıkları çalışma sayesinde çürümeye terk edilen kabuklarla hem çevre kirliliğinin önüne geçileceği hem de katma değeri yüksek kağıtlar elde edileceğini kaydetti.

"GELİN YUMURTA KABUKLARINI TOPLAYALIM"

Prof. Dr. Ahmet Tutuş, bir koli yumurtadan yaklaşık 7 metrekare, 80 gramlık kağıt yaptıklarını aktararak, şunları kaydetti:

"Bu çalışmayla içi çok zengin protein kaynağı olan yumurtanın dışı da o protein kadar değerli hale geldi. Gelin yumurta kabuklarını toplayalım, bu kaynağı toplayanlara verelim. Kağıt endüstrisine bu önemli kaynağı kazandıralım, çünkü bir ton odun üretmek için 17 yetişkin ağaç kesiyoruz. Bir ağaç günde ortama 72 insanın oksijen ihtiyacını karşılıyor. Yani bu yönüyle de düşünüldüğünde protein kaynağı yumurta, artık oksijen veriyor. Düşünün, bir aile haftada bir koli yumurta tüketiyor. 52 hafta var ve 52 koli tüketilmiş oluyor. Yani bir aile 60-70 yaşındaki bir ağacın kesilmesinin önüne geçiyor. Bir ağacın kesilmesinin önüne geçerek günlük 72 kişinin oksijen ihtiyacına da katkı sağlıyor."

Tutuş, sanayicilerden teklif gelmesi halinde yumurta kabuklarından elde edilen kağıdın seri olarak üretilebileceğini de sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.