Yunanistan'a Zağar Köpeği Tepkisi

Türk Köpek Irkları Koruma Araştırma Islah ve Tanıtma Federasyonu Kurucu Başkanı Doğan Kartay, Yunanların gen kaynağı Türkiye'de olan köpek türlerinden 'Zağar' köpeklerini, kendi ülkelerinin ırkları gibi göstermesine ve bu konuda Yunan medyasında yer alan sahiplenme haberlerine tepki gösterdi.

Türk köpek ırkları ile ilgili araştırma ve kitapları bulunan Doğan Kartay, Yunan medyasında çıkan, Zağar cinsi köpekleri ülke olarak sahiplenmelerine yönelik haberler üzerine açıklama yaptı. Kartay, şöyle dedi:

"Yunanistan'ın bizim köpeklerimiz Zağarlar'ı, özellikle Trakya bölgesinden yasa dışı yollarla kaçırarak, ülkelerindeki, ırk özelliğini yitirme aşamasındaki Zağar kökenli köpekleri ıslah etmekte kullanmalarına hayvanseverlik uğruna belki anlayış gösterebiliriz. Ancak ulusumuzun içinde oluştuğu ve geliştiği bilimsel gerçeğiyle, gen kaynağı bizim olan, bu çok özel ve değerli, günümüze doğal safkan olarak ulaşabilmiş birkaç ırktan biri olan Zağar köpek ırkımızın kimliğinin çalınmasını, hiçbir şekilde kabul edemeyiz."

"ŞEBEKELER KAÇIRIYOR"

Zağar cinsi köpeklerin Yunan uyruklu kişiler ve onların işbirlikçisi bazı Türk vatandaşları tarafından kaçırıldığını öne süren Doğan Kartay, 2008 ve 2009 yıllarında yaptığı araştırmalarda Trakya'daki Zağar varlığının bu şebekelerce tüketildiğini ortaya koyduğunu anlattı. Kartay, şöyle dedi:

"Trakya'daki Zağar varlığını yağmalayanlar şu an bu işlevlerini Çanakkale ilimizin kırsallarına kaydırmakta ve ülkemizdeki Zağar varlığının talanına devam etmektedirler. Zağar ırkı koku alma özelliği benzersiz, insan dostu, zeki, cesur, çevik, hızlı, dayanıklı ve özgür yaradılışlı, çok amaçlı işlevleri yerine getirebilen müthiş bir köpektir. Bu değerleri üzülerek belirteyim ki Yunanlar bizden önce fark etmiş. Gen kaynağı, tarih ve coğrafya kökenleri olarak bizim olan Zağarları Yunanlar, çalınmış kimliğiyle birlikte İtalya, İspanya, İngiltere ve İskandinav ülkelerine yüksek fiyatlardan satmaktadır. Bu bir kültür hırsızlığıdır. Bu konuda devlet kurumları tarafından gerekli önlemler alınmalıdır."

Kaynak: Star Gazetesi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.