Yunanistan'dan Camiye Büyük Saygısızık!

Rodos Adası’ndaki tarihi Murat Reis Camiî ve Külliyesi'ne 9 yıl önce kilit vuran Yunanlılar, Türkiye’nin onarım isteğini şiddetle reddetti. Mezarlar bilinçli olarak yok edildi.

Yunanistan tarihi bir ayıba daha imza attı. Rodos Adası'nda, Osmanlı İmparatorluğu'nun donanma komutanı Murat Paşa'nın mezarının da bulunduğu Murat Reis Camiî ve Külliyesi'ne kilit vuruldu. 9 yıldır kilitli olan caminin iç işlemeleri rutubetten dökülürken, bahçedeki mezar taşları da komşunun insafsızlığının kurbanı oldu. Türkiye'nin restorasyon isteğini kabul etmeyen Yunanlılar, 'Biz yapıyoruz' diyerek kepçelerle daldığı külliyede türbeleri hiçe saydı, mezar taşlarını söküp kenara attı. Üstelik bu tarihi eserlerin orta yerine utanmadan bir de spor sahası inşa etti.

TÜRKLER İSYANDA

Rodos Adası'nda yaşayan Türkler'in gönüllü bakım yapması da fayda etmedi. 4 yıl önce vefat eden eşi Şaban Kargınlıoğlu ile birlikte, 55 yıldır cami ve külliyenin bekçiliğini üstlenen Süheyla Kargınlıoğlu, türbelerin ve caminin bakımını yapmaya çalıştıklarını söyledi.

HARABEYE DÖNDÜ

Yaklaşık 390 yıl Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinde kalan Yunanistan'ın en büyük adası Rodos'taki tarihi cami çürümeye bırakıldı. 9 yıldır kapısı kilitli olan cami çürümeye başlarken, mezarlıktaki türbeler de yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.

MÜZİK OKULU YAPMAK İSTENDİ

Eşi öldükten sonra kendisinin yetersiz kaldığını belirten Kargınlıoğlu, "55 yıl önce dönemin Rodos Müftüsü Süleyman Taşlı burada bize ev verdi. O günden beri atalarımızın yadigarı olan bu yeri korumaya çalıştık. Ama yaşım ilerledi. Buraya sahip çıkacak kimse yok" dedi. Murat Reis'in türbesinin ve mezarların yanına yapımına başlanan bando ve mızıka okulu inşaatının durdurulduğunu ifade eden Kargınlıoğlu, adada yaşayan Türkler'in buna karşı çıktığını vurguladı. Kargınlıoğlu, Yunanlılar'ın bu tarihi eseri harabeye çevirmesine izin verilmemesini istedi; yardım beklediklerini söyledi.

MEZARLARA SAYGISIZLIK

Rodos Adası'ndaki Murat Reis Külliyesi'nde mezarı bulunan Murat Reis, Haçlılar'a karşı 1538 yılında yapılan Preveze Deniz Savaşı'nda Turgut Reis komutasındaki filoda yer aldı. Şehit düşerek Rodos'a gömüldü. Murat Reis gibi burada yer alan türbelerin büyük kısmı, sürgün edildikleri adada hayatını kaybeden tarihi isimlere ait. Kırım hanları Şahin Giray, Fetih Giray, Canbek Giray, İran Şahı İkinci Safi Mirza, Memi Paşa, Havvaş Bey Sancar, Serasker Mehmet Redif Paşa ve Mehmet Şekip Paşa bunlardan bazıları...

Kaynak: Takvim

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.