Yunanistan'ın Başkenti Atina'nın İlk Camisi İbadete Açıldı

Yunanistan'ın başkenti Atina'nın ilk camisi, 14 yıllık plan ve inşa sürecinin ardından Kovid-19 tedbirleriyle ibadete açıldı.

Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Atina Camisi, 2 Kasım 2020 itibarıyla hizmete açılmıştır ve dini alanlar için öngörülen Kovid-19 önlemleri çerçevesinde mesafe ve sağlık tedbirleri uygulanmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Bundan böyle beş vakit namaz kılınacağı ifade edilen camide, güvenlik, temizlik, koruma ve diğer hizmetler için tüm gerekli düzenlemelerin sona erdiği duyuruldu.

SALGIN NEDENİYLE CEMAAT 9 KİŞİYLE SINIRLI

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle resmi açılışının başka bir tarihte yapılacağı belirtilen caminin, vakit namazlarında cemaatin salgın koşullarından dolayı 9 kişiyle sınırlandırıldığı dile getirildi.

Caminin ilk imamı 49 yaşındaki Fas kökenli Yunan vatandaşı Muhammed Zaki oldu.

Yunanistan Din İşlerinden Sorumlu Genel Sekreteri Yorgo Kalaitzis, yaptığı açıklamada, "2006 yılından bu yana birbirini izleyen hükümetlerin uzun çabaları tamamlandı. Yunanistan, ülke içinde ve dışında demokrasi ve din özgürlüğü konusunda net bir mesaj veriyor." değerlendirmesinde bulundu.

MİNARESİ BULUNMUYOR

Votanikos semtinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ait atıl bir yerleşkede tamamlanan inşaat, Ağustos 2016'da Yunanistan Parlamentosu tarafından alınan kararın ardından dörtlü bir konsorsiyum tarafından üstlenilmişti.

Yaklaşık 850 metrekare büyüklüğünde, 350 kişi kapasiteli caminin minaresi bulunmuyor.

YAPIMINA 2006'DA KARAR VERİLMİŞTİ

Caminin avlu bölgesinde bir çocuk parkı ve fıskiye de yer alıyor. 887 bin avro bütçeyle inşa edilen Atina Camisinin, yapımına ilk olarak 2006'da karar verilmiş ancak bürokratik süreçlerin uzaması, hukuki engellemeler ve aşırı sağ kesimin tepkileri nedeniyle 10 yılı aşkın süre inşasına başlanamamıştı.

Caminin yönetimi, Eğitim ve Maliye bakanlıklarından iki devlet görevlisi, iki belediye çalışanı, bir yüksek mahkeme hakiminin yanı sıra Müslüman cemaatlerden iki temsilcinin bulunduğu 7 üyeli bir kurula devredilecek.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.