Yunus Suresi 27. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Yunus Suresi 27. ayeti ne anlatıyor? Yunus Suresi 27. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Yunus Suresi 27. Ayetinin Arapçası:
وَالَّذ۪ينَ كَسَبُوا السَّيِّـَٔاتِ جَزَٓاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَاۙ وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۜ مَا لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ عَاصِمٍۚ كَاَنَّمَٓا اُغْشِيَتْ وُجُوهُهُمْ قِطَعًا مِنَ الَّيْلِ مُظْلِمًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Yunus Suresi 27. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kötülük işleyenlere gelince, ancak işledikleri kötülüğün cezası neyse onu görürler. Onların yüzlerini bir utanç ve aşağılık duygusu kaplar. Allah’ın azabına karşı onları koruyacak hiç kimse yoktur. Yüzleri sanki kapkaranlık gece parçaları içine gömülmüş gitmiştir. Bunlar da cehennemin yoldaşıdırlar ve orada ebedî kalacaklardır.
Yunus Suresi 27. Ayetinin Tefsiri:
Yaptığı
işi iyi, güzel ve kaliteli yapanlar dünya hayatında da başarılı olurlar.
Kendilerine değer verilir, yaptıkları takdir edilir, eğer ticâretle
uğraşıyorlarsa bol kazanç elde ederler. Güzel bir kulluk hayatı, haram ve helâl
hassâsiyeti insanın dünyada da mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesine yardımcı
olur. Âhirette ise Cenâb-ı Hak, imanla birlikte yaptığını güzel yapanlara
mükâfâtın en güzelini verecek ve zamanla bu mükâfâtı daha da artıracaktır.
Mükâfatlar sonsuza değin artarak devam edecektir.
Allah
Resûlü (s.a.s.), âyette geçen اَلْحُسْنٰى
(hüsnâ)yı cennet, زِيَادَةٌ (ziyâde)yi ise
Allah’ı görmek olarak şöyle tefsir etmiştir:
“Cennetlikler
cennete girdikten sonra, şanı yüce ve mübârek olan Allah şöyle buyuracak: «Size
daha fazlasını vermemi istediğiniz bir şey var mı?» Onlar: «Yüzlerimizi
ağartmadın mı, bizi cennete koymadın mı, cehennem ateşinden korumadın mı?»
diyecekler. Bunun üzerine yüce Allah hicabı açacak. Onlara aziz ve celil olan
Rabblerine bakmaktan daha çok sevdikleri bir şey verilmiş olmayacaktır.” Bir
rivayete göre Efendimiz (a.s.), bu açıklamadan sonra: “İyi ve güzel işler
yapan mü’minlere mükâfatların en güzeli ve bir de tahmin edemeyeceğiniz fazlası
vardır” (Tevbe 9/26) âyetini okumuştur. (Müslim, İman 297, 298; Tirmizî,
Cennet 16)
Cennetliklerin
yüzleri aydınlık ve parlak olacak; onlar herhangi bir zillet ve aşağılık hissi
içinde olmayacaklardır. Akıbetlerinden emin, huzurlu ve rahat bir halde
bulunacaklardır. Dünyada günah fiiller işlediklerinden ötürü cehenneme girecek
olanları ise mahşerde müthiş bir zillet, bayağılık ve perişanlık kaplayacaktır.
Yaptıklarına duydukları pişmanlığın derin izleri yüzlerine yansıyacaktır. Onları
Allah’ın azabından hiç kimse kurtaramayacaktır. Yüzleri ise karanlık gecenin
parçalarına bürünmüş gibi simsiyah olacaktır. Bu hususu izah eden diğer âyet-i
kerîmelerde şöyle buyrulur:
“O
kıyâmet gününde bir kısım yüzler pırıl pırıl parlayacak; bir kısım yüzler de
kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah olanlara: «İmanınızdan sonra
tekrar küfre sapmıştınız, değil mi? O halde küfür üzere yürüyüp durmanız
sebebiyle tadın bakalım bu azabı!» denilecek. Yüzleri pırıl pırıl olanlara
gelince, onlar hep Allah’ın rahmetinin tecelli ettiği cennette olacak ve orada
ebedî kalacaklardır.” (Âl-i İmrân 3/106-107)
“Yüzler
vardır o gün pırıl pırıldır. Güleçtir, sevinçlidir. Kimi yüzler de o gün toza
toprağa bulanmıştır. Onları karanlık bürümüştür. Onlar Allah’ın sınırlarını
aşıp günaha dadanmış kâfirlerdir.” (Abese 80/38-42)
Bunlardan
sonra söz müşriklere intikal ettirilerek, dehşetli mahşer meydanından şirkin
asılsızlığını belgeleyen acı bir manzara takdim ediliyor:
Yunus Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Yunus Suresi 27. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...