Yunus Suresi 28. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Yunus Suresi 28. ayeti ne anlatıyor? Yunus Suresi 28. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Yunus Suresi 28. Ayetinin Arapçası:

وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَم۪يعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذ۪ينَ اَشْرَكُوا مَكَانَكُمْ اَنْتُمْ وَشُرَكَٓاؤُ۬كُمْۚ فَزَيَّلْنَا بَيْنَهُمْ وَقَالَ شُرَكَٓاؤُ۬هُمْ مَا كُنْتُمْ اِيَّانَا تَعْبُدُونَ

Yunus Suresi 28. Ayetinin Meali (Anlamı):

O gün onların hepsini huzurumuzda bir araya toplayacağız; sonra da Allah’a şirk koşanlara: “Siz de, ortak koştuklarınız da haydin yerlerinize!” diyeceğiz. Böylece, her birini lâyık olduğu yere koyup aralarını tam olarak ayıracağız. Kendilerine tanrı diye taptıkları şeyler onlara şöyle diyecek: “Aslında siz bize tapmıyordunuz.”

Yunus Suresi 28. Ayetinin Tefsiri:

İyi veya kötü amel sahibi herkes, hesap vermek üzere mahşer yerinde bir araya toplanacak. Bu sırada müşrikler ve onların ortak koştukları putlar, birbirinden tamâmen ayrılarak âdeta hâkimin huzurundaki davacı ve davalılar gibi karşı karşıya getirilecek ve aralarında bir kısım konuşmalar geçecek. Burada sadece Allah’a ortak koşulan putların, ortak koşanlara söyleyecekleri sözlere yer verilmektedir. O da şudur:

“Siz gerçekte bize değil, kendi arzularınıza kulluk yaptınız. Çünkü biz kulluğa layık varlıklar değiliz; böyle bir hakkımız ve iddiamız yoktur. Allah şâhit ki, bize taptığınızın asla farkında bile değiliz; bu konuda herhangi bir haberimiz de yoktur. Demek siz, bizim hiç haberimiz olmadan, kendi hayal ve vehminize dayanarak bir kısım putlar edindiniz, onlara perestij ettiniz, önlerinde eğilip kalktınız, adlarına kurbanlar kestiniz. Bunların hiç birinin doğru olmadığını şimdi çok iyi anladınız.”

İşte inceden inceye hesabın yapıldığı o gün orada her bir nefis dünyada yaptıklarının imtihanını verecek, onların iç yüzünü görecek, değerini bilecek, iyi veya kötü tatlarını tadacak, faydalı mı zararlı mı olduğunu anlayacaktır. Allah’tan başka taptığı putların hiçbir işe yaramadığını ayan beyân görecektir. Bütün insanlar hakiki tek ilâh olan Allah’ın huzuruna döndürülecek; o uydurma ilâhların hepsi kaybolup gideceklerdir. Hakikat bütün ihtişamıyla ortaya çıkacak, bâtıl yok olacaktır.

Öyleyse ey Rasûlüm ve ey müslümanlar, Allah’ın birliğini ve hâkimiyetini reddederek adım adım bu korkunç âkıbete doğru sürüklenen inkârcıları şu sorularla uyarın:

Yunus Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Yunus Suresi 28. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.