Yunus Suresinin 44. Ayeti Ne Anlatıyor?

KUR’ÂNIMIZ

Yunus Suresinin 44. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Allah’ın adil olduğunu bildiren âyet; Yunus suresinin 44. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Ayet-i kerimede buyrulur:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْـًٔا وَلٰكِنَّ النَّاسَ اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Gerçek şu ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler. (Yûnus, 10/44)

ALLAH, ÂDİLDİR

Bilgi:

Peygamberimiz, Allah’ın kendisine öğrettiği hakikati insanlara öğretmeye ve onları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışıyor, tertemiz bir hayata davet ediyordu. Bazıları bu davete dört elle sarılırken bazıları ise kör ve sağırmış gibi davranarak davete uymaya yanaşmıyordu. İnkârcıların bu hâlleri, Peygamberimizi de fazlasıyla üzüyordu. Onlar, Allah’ın kendilerine bahşettiği akıl, irade ve duyu organları gibi melekeleri kullanmamakta ısrar ederek kendilerine yazık ediyorlardı. İşte bu ayet, onların kendi davranışları sebebiyle hidayetten mahrum kaldıklarını açıklamaktadır. Gerçeği görmemekte ısrar edenlere bir haksızlık yapılmamıştır.

Mesaj:

Gönlünü hidayete kapatanın ahiret günü sunacak bir mazereti yoktur.

Kelime Dağarcığı:

Zulüm: Sınırları çiğnemek, başkasına zarar vermek, batıla sapmak.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. İçlerinde sana kulak verip dinleyenler de var. Hele bir de hiç akıllarını kullanmıyorlarsa, o sağırlara sen mi gerçeği duyuracaksın?
  2. Onlardan bir kısmı da senin yüzüne bakıp durur. Hele bir de kalp gözleriyle görmüyorlarsa, o körlere sen mi doğru yolu göstereceksin?
  3. Allah, insanlara aslâ haksızlık etmez. Fakat insanlar kendi kendilerine haksızlık ederler.

Müşrikler arasında Peygamberimiz’in okuduğu Kur’an’ı ve yaptığı sohbetleri dinleyenler vardı. Halbuki onların kalpleri, okunan ve açıklanan kanıunlardan hiçbir şey anlamıyordu. Dünya sevgisi ve şehvet düşkünlüğü onların kalp kulaklarını sağırlaştırmıştı. Üstelik akılları da çalışmıyordu. Yani sağırlıklarına bir de akılsızlık ilâve edilmişti. Belki aklı çalışan sağır bir kimse, az da olsa duyduklarından veya gördüklerinden bir şeyler anlama fırsatı bulabilir. Bahsi geçen talihsiz kişilerin bu imkânları bile yoktu. Dolayısıyla böyle hem sağır hem de akılsız olanlara gerçeği işittirmek nasıl mümkün olabilir?

Yine onlar arasında sadece baş gözleriyle Efendimiz’e uzun uzun bakanlar vardı. Fakat onlar da basîret gözleri görmeyen mâneviyât âmâları idi. Böylelerini irşad edip hidâyete erdirmek nasıl mümkün olabilir? Yalnız bu açıklamalardan Allah’ın o insanlara bir haksızlık yaptığı sakın anlaşılmamalıdır. Çünkü Cenâb-ı Hak zulüm ve haksızlıktan münezzehtir; hiç kimseye zerre kadar zulmetmez. Ancak, insanlar sahip oldukları yanlış düşünce ve inançları, sergiledikleri kötü söz, fiil ve davranışları ile kendilerine zulmederler. Eğer bu yanlışları terk ederlerse, kendilerine haksızlık yapmaktan da kurtulmuş olurlar; doğruya yönelme ve hidâyete erme fırsatı bulurlar.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com