Yusuf Suresi 37. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Yusuf Suresi 37. ayeti ne anlatıyor? Yusuf Suresi 37. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Yusuf Suresi 37. Ayetinin Arapçası:

قَالَ لَا يَأْت۪يكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِه۪ٓ اِلَّا نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْو۪يلِه۪ قَبْلَ اَنْ يَأْتِيَكُمَاۜ ذٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَن۪ي رَبّ۪يۜ اِنّ۪ي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَۙ

Yusuf Suresi 37. Ayetinin Meali (Anlamı):

Yûsuf şöyle dedi: “Yiyeceğiniz yemek daha önünüze gelmeden önce ben o gördüğünüz rüyâların tâbirini size haber vereceğim. Bunlar, bana Rabbimin öğrettiği ilimlerdendir. Ancak tâbire başlamadan önce şunları söylemek istiyorum: Şu bir gerçek ki benim, Allah’a inanmayan ve âhireti de inkâr eden bir kavmin diniyle ve yoluyla hiçbir ilgim olmadı.”

Yusuf Suresi 37. Ayetinin Tefsiri:

Yûsuf (a.s.) dini tebliğ için o iki gencin, şahsıyla alakalı hüsnü kabullerini ve rüyalarının tâbirini kendinden istemelerini fırsat olarak değerlendirdi. Taleplerine hemen müspet karşılık verip, rüyalarını mutlaka tâbir edeceğini söyledi. Ancak onların rüyâlarını tâbir etmeden önce, kendisinin hak din üzere bulunduğunu, sahip olduğu ilmin, kendi maharetiyle elde ettiği bir ilim olmayıp, ona Cenâb-ı Hak tarafından bahşedildiğini bildirdi. Böylece kendi hiçliğini ve acziyetini ifade ederek onların dikkatlerini Cenâb-ı Hakk’a çevirdi. Sonra onları tevhîde hazırlayarak hak dîni kendilerine tebliğ etmeği arzu etti. Hz. Yûsuf’un bu hali, bir mü’minin en zor şartlar altında dahî her türlü iyilik ve güzellikleri emir ve tavsiye etmek ve her türlü kötülüğü yasaklayıp engellemeye çalışmak vazifesini ihmâl etmemenin lüzûmunu gösteren ne güzel bir numûnedir.

Hz. Yûsuf, arkadaşlarına tevhidi anlatırken, onlar için fiili kıstas olması düşüncesiyle öncelikle kendi hayatından bir misal vererek söze başlar. Kendisinin, Allah’a ve âhiret gününe inanmayan putperest Mısırlıların dinlerine asla iltifat göstermediğini, bundan şuurlu bir şekilde yüz çevirdiğini söyler. Böylece, Mısır’daki putperest dini anlayışa sahip olan arkadaşlarının mevcut hallerinin doğru olmadığını belirtir. Onları, “mevcut halimiz doğru değil, o halde ne yapmamızı, kimin yoluna uymamızı istiyorsun?” suali üzerinde düşündürerek, sonra da hem kendi kimliğini açıklar, hem de uyulacak doğru yolu gösterir. O yol, Hz. Yûsuf’un da tâbi olduğu ataları Hz. İbrâhim, Hz. İshâk ve Hz. Yâkub gibi peygamberlerin getirdiği İslâm yoludur. Şimdi o yolun ne olduğunu tebliğ edecek liyakatli biri varken buna kulak vermeyip hala Allah’a şirk koşmak akl-i selîm sahibi kimselerin kabul edeceği bir durum değildir. Tam aksine bunu bir ganimet, Allah’ın büyük bir lütfu bilmeli, hemen gereğini yapmaya gayret etmelidir.

Bu sebeple Hz. Yûsuf tebliğine şöyle devam etmektedir:

Yusuf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Yusuf Suresi 37. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...