Yüzakı Dergisi, Ağustos Sayısı Çıktı!

Yüzakı Dergisi, Ağustos ayında çıkan 126. sayısıyla raflardaki yerini aldı. Derginin kapak konusu "Faziletler Semâsında İnsan İnşâsı".

Derginin Genel Yayın Yönetmeni M. Ali EŞMELİ; her medeniyetin kendi insan tipini yetiştirdiği hakikatinden hareketle; çareyi kendi insanımızı inşâ etmek olarak ortaya koydu. Bir şartla; çilelerden şikâyet edip kaçmadan, sebat ve şükürle olgunlaşarak...

"HAMD VE ŞÜKÜR" YAZISI

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; fazîletler semâsının güneşi Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ahlâkını tahsil ve tatbik etmeye davet ediyor. "O’nun Muhteşem Ahlâkı" yazı dizisinin, «Hamd ve Şükür» başlıklı ilk makalesinde edâ edilen Ramazân-ı şerif kıvâmını muhafaza etmek için dikkat edilecek hususlara değiniliyor.

Muhterem Hocaefendi, Mevlânâ Hazretleri’nin hikmetli sözleriyle devam eden "Sır ve Hikmet İncileri"nde ise, yol kesici şeytan ve hempâlarına karşı, cemaat olma ve rehber bulma zaruretini ele alıyor.

"CİHAD" KONUSUNA DEĞİNİLDİ

Derginin diğer yazarları, "cihad" hakikatini ve türlerini ele aldılar. Devrimizde cihad kavramını istismar etmek isteyenlere karşı peygamberler tarihinden, Siyer-i Nebî’den, Mekke dönemi, Medine Dönemi ve bütün İslâm tarihinden misaller getirilmiş. İç karışıklarla müslüman katletmenin asla cihad olmadığını bütün açıklığıyla ortaya koyan yazarlar, İslâm dâvâsı için yapılması gerekenin yeni bir neslin inşâsı ve insanın ihyâsı yolundaki gayretleri misallendirdiler.

Bizi bizim kavramlarımızla vurmaya çalışan Batı’nın gerçek yüzünü ortaya koyan Cemil MERİÇ’e dair bir incelemenin de bulunduğu Ağustos sayısı şiirlerle de dikkatleri celbediyor.

Yüzakı Dergisi'nin şairleri, mâzîmizi zaferlerle süsleyen Ağustos ayında, gündemin acılarına da bîgâne kalmadan zafer türküleri ve şehid ağıtları yakıyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.