Yüzakı Dergisinin Ağustos 2019 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 174. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Ağustos 2019 sayısı “«Âh Keşke!» Demeden” kapak başlığıyla yayınlandı.

“«Âh Keşke!» Demeden” kapak başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 174. sayısı şu şekilde takdim edildi.

«ÂH KEŞKE!» DEMEDEN

Behlûl-i Dânâ... O ârif meczup, Harun Reşîd’e birkaç sual arasında sormuş:

“–Yer altında en çok ne var?”

Halîfe;

“–Ölüler var...” demiş.

Öyle ya... Şu toprağın her karışında nice mezarlar var. Toprak dediğimiz varlık; «sıksan canlar fışkıracak» devâsâ bir mezarlık değil mi? Yine yerin altında bol bol bulunan ve uğruna oluk oluk kanlar dökülen, petroller, gazlar ve kömürler de dünün canları ve canlıları değil mi? Yerin altı ölü dolu!..

Fakat Behlûl beğenmez bu cevabı, daha doğrusu «bir tık» ileri götürür:

“–Zâhirde kaldın Harun!” der. “Yerin altında en çok «Ah vah!»lar var.”

Bir hadîs-i şerîfi hatırlatarak şerh edelim bu sözü: Ölüyü takip eden herkes ve her şey geri döner de, amel-i sâlihler kalır. Sâlih ameller yoksa geriye «ah vahlar» kalır elbette! Yani yerin altı ölmüşlerin ölü temennîleriyle dolu! Ölüden ümit olur mu? Keşkeden de hayat ışığı görünmüyor.

Hattâ kapağımıza da koyduğumuz hadîs-i şerif; sâlihlerin, ihsan sahiplerinin dahî pişmanlık yaşayacağını söylüyor:

“Ölüp de pişmanlık duymayacak hiçbir kimse yoktur. Sâlih bir kişi, bu hâlini daha fazla artırmamış olduğuna pişman olacaktır. Kötülük eden bir kişi ise, o kötülükten vazgeçmemiş olduğuna pişman olacaktır.” (Tirmizî, Zühd, 59)

«Ah vah»ları, «Âh keşke»leri ele aldık bu ay. Faydasız pişmanlıkları göstererek, fayda edecek tevbelere teşvik etmek istedik.

Zaten; «Seherler bizi istiğfâra davet ediyor.» Tevbe ve istiğfarlı seherlerle çıkarsak sabahlara, âhiret sabahına da; «Arkasında hoş bir sedâ bırakanlar»ın mutluluğu ile çıkabiliriz.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali Eşmeli; âyetlerden ilham tefekkürlerle, fert ve toplumun «Âh keşke»lere dûçâr olmamasının yollarını kaleme aldı.

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, «Kur’ânî Tâlimatlar» silsilesinde; «İslâm’da Tevbe ve Nedâmet» başlığı altında, İlâhî Kelâm’da bildirilen «uhrevî pişmanlıkları» bir bir hatırlattı, «nasûh bir tevbe»nin şartlarını tâdâd etti.

Mevlânâ köşesinde;

«Yüce Ruhların Mânevî Zevki: Fedâkârlık» mevzuu var. Ashâbın hayatında, Tebük’te temâşâ ettiğimiz şehâdete varıncaya kadar en zor işleri, en kolay hâle getiren muhabbet ve fedâkârlık...

Dosyamızda pişmanlığın ve tevbenin psikolojik, dînî bağlantıları dile getirildi. Nedâmetin ayak bağı olmaması prensibinin altı çizildi.

Mevsim itibarıyla, «Kurban, Hac ve Evlilik» mevzularında da doyurucu yazılar sizleri bekliyor.

Şahitliklerle ve hâtıralarla dolu kıymetli tâziye yazıları var.

Tabiî ki şiirler...

«Keşke» şiirlere yakışıyor belki ama Rabbimiz, öteler âleminde, keşkeler yerine şu «elhamdülillâh»a eriştirsin:

“...(Cennete varınca cennetlikler) derler ki:

«–Hidâyetiyle bizi bu (nimete) kavuşturan Allâh’a hamdolsun!

Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik.

Hakikaten Rabbimiz’in elçileri gerçeği getirmişler.»

Onlara şöyle seslenilir:

«–İşte size cennet; yapmış olduğunuz sâlih amellere karşılık ona vâris kılındınız!»” (el-A‘râf, 43)

Ayrıntılı bilgi www.yuzaki.com’da…

İslam ve İhsan

AHİRETTE KEŞKE DEMEMEK İÇİN NE YAPMALIYIZ?

Ahirette Keşke Dememek İçin Ne Yapmalıyız?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.