Yüzakı Dergisinin Eylül 2023 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 223. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Eylül 2023 sayısı “Şahsiyetimize Kim Yön Veriyor?” kapağıyla yayınlandı.

“Şahsiyetimize Kim Yön Veriyor?” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 223. sayısının sunuş yazısı şu şekilde takdim edildi.

ŞAHSİYET NASIL OLUŞUYOR?

Dümen ve direksiyon. Yol alan gemi, uçak ve diğer vasıtalarda istikameti belirleyen mekanizmanın adı. Dümen ile alâkalı ne kadar çok deyim biriktirmişiz:

Dümen yapmak, bir dümen çevirmek, dümen suyuna girmek, dümen kırmak...

Toplumlara gemi benzetmesi çok yapılır: “Aynı gemideyiz.” 

O gemiye kim yön veriyor?

Kaptan... 

Lâkin bir de sulara hükmeden kaideler var. Görünmez çizgiler var. Onları da ideolojilere benzetebiliriz. Yani kaptan rotasını belirlerken ve buna göre dümen kırarken, birtakım tesirler altında kalmakta. Yani kaptanlarımıza, öğretmenlerimize, müdürlerimize, müfredat yazarlarımıza, program geliştiricilerimize, tâlim-terbiye şekillendiricilerimize kim yön veriyor? Kimler yön veriyor? Hangi ideolojiler, hangi fikir babaları? 

Yine sulardan bir misal geliyor yâda:

Öğrenilmiş çaresizlik. 

Devâsâ bir akvaryumda tutulan köpekbalığı ile avı arasına cam bir engel konur. Her defasında avına ulaşmak için hamle yapan balığımız, cama toslaya toslaya bir çaresizlik öğrenir. Sonra cam engel kalktığı hâlde, artık avına bîgâneleşmiştir. Hamlesini yitirmiştir. 

Bazen kaptanlarımız; öğrenilmiş çaresizlik ile îzah edilebilecek şekilde, millî ve mânevî hamleleri geciktiriyorlar. Dümene hâkimiyet kuramıyor, direksiyonun istikametini zapturapt altına alamıyorlar. 

Düzgün istikamet için, tam istiklâl şart. 

Direksiyon direktif ile aynı kökten. Yani görünür görünmez engelleri aşabilecek stratejileri geliştirip, emir ve tâlimat verebilmek, millî ve mânevî hedeflerimize doğru; «Tam yol ileri!» ilerleyebilmemiz lâzım. Yoksa Tîh Sahrası’nda dönüp dururuz. Birilerinin dümen suyundan çıkamayız. 

Direktifler, tâlimatlar kimden gelecek? Kapağımızda cümlelerde belirtildiği gibi, kendilerine bile fayda vermemiş filozoflardan, sözde mütefekkirlerden değil; Allah elçisi peygamberlerden ve onların vârisi âriflerden, âlimlerden...

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; her hususta ve bilhassa şahsiyetimize yön verirken ortaya çıkan ikili yapıya dikkatimizi çekti:  Bir tarafta Âdem babamızı cennetten çıkaran şeytan fısıltıları ve Firavun göz boyacılığı...  Diğer tarafta Hakk’ın yüce daveti, mûcizeleri ve asâleti...

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Felsefe, İlim ve Hikmet» başlıklı makalelerinde, hakikî hikmetin kaynağının Kur’ân-ı Hakîm olduğunu, küresel güçlerin baskısıyla, eğitim ve tahsil dünyasına hâkimiyet kuran ateist, deist, kapitalist, komünist vb. ideolojilerin ise ne bize ne de beşeriyete bir fayda getiremeyeceğini yazdı. 

İkinci bir makale ise; «Hakkı idrak ve ihyâ için, bâtılı teşhis edip tanımak lâzım.» düsturundan hareketle, toplumda hayâtiyetini sürdüren bâtıl inançları, hurâfeleri, inanç kaymalarını, doğrusunu öğretecek şekilde ortaya koydu. 

Dosyamız bu hususta gerek toplumda, gerek eğitim müesseselerinde dikkat edilmesi gereken fikrî ve zihnî dikkatlere yoğunlaştı. 

  • Kader ve âhiret inancımıza kurulan bir tuzak olan Karma safsatası...
  • Cuma gününün ihyâsı ve eğitim müesseseleri de dâhil «kamuda» ibâdet hürriyetimiz için atılması gereken adımlar...
  • Ehl-i dünya, dünyayı daha iyi bilir, kabulümüzü de sarsacak tefekkürler...
  • Şahsiyet inşâsı yönünde her türlü emek: Şiir, hikâye, kıssa, hâtıra...

Hepsi şu suâli tefekkür ettirmek ve güzelce cevaplandırabilmek için:

Şahsiyetimize kim yön veriyor?  

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

İNSAN ŞAHSİYETİNE EN ÇOK TESİR EDEN İKİ MÜESSİR

İnsan Şahsiyetine En Çok Tesir Eden İki Müessir

ÖRNEK ŞAHSİYETLER

Örnek Şahsiyetler

GÜZEL ÖRNEK OLMAK İLE İLGİLİ MİSALLER

Güzel Örnek Olmak ile İlgili Misaller

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.