Yüzakı Dergisinin Kasım 2024 Sayısı Çıktı
Yüzakı dergisinin 237. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Kasım 2024 sayısı “Allâh’a Kul Olabilmek” kapağıyla yayınlandı.
“Allâh’a Kul Olabilmek” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 237. sayısının sunuş yazısı şu şekilde takdim edildi.
ALLÂH’A KUL OLABİLMEK
İlerici ve gerici... Ne kadar mânâsız iki yafta. Necip Fazıl, bu yaftacılığı tenkit için şunları söylemiş:
Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
Bazı geriden gelen, yüz bin devir ilerde!
En ileri teknolojiyi vahşî bir yamyam duygusuyla kullanan kişi ilerici mi? Her şeyi gasp edile edile geri bırakılmış, fakat insanlığın ulaşa-bileceği zirve duyguları yokluğun bağrında yaşayan Gazzeli gerici mi?
Hâlbuki;
«Zaman dairesinin ilerisi iyi ve mükemmeldir.» diye bir kaide yok. Birikimli teknik sayesinde, hep geleceğin daha iyi buluşları, daha müreffeh bir hayatı va‘d edeceğine dair hatalı bir telâkkîmiz var. Hattâ bu anlayış sosyal Darwinizm olarak tenkit ediliyor ve ileri denilen bu asırların, neden en kanlı savaşlara, en zâlim soykırımlara sahne olduğunu da açıklıyor.
Bir kere, bizim zaman çizgimizde başlangıç noktamız de ibtidâî / ilkel değil. Bir peygamberle, bütün isimlerin öğretildiği, imtihan tecrübesi geçirmiş ve tevbekâr olmuş Âdem Nebî ile başlıyor insanlığın başlangıcı. Kimilerinin Orta Çağ diye küçük gördüğü bir devrede, Son Peygamber geldi ve asr-ı saâdeti yaşadı ve yaşattı. Fazîletler medeniyeti...
Zamanın sonu diye tercüme edebileceğimiz âhirzaman ise, mevziî ve mahdut bir altın devir dışında, insanlıktan uzak-laşan korkunç hâdiselere gebe. Kıyâmet alâmetleri bir bir zuhûr ediyor. Sosyal hayatta, siyâsî sahada, milletlerin kaderinde...
İlk insan, o ilk imtihandan nasıl alnının akıyla çıkabildi? Kul olarak... Yalnızca Allâh’a kul olarak...
Zaman çizgisinin zirve noktası olan asr-ı saâdetin de en temel prensibi: Yalnızca Allâh’a kul olmaktı.
Zamanın sonunda da sır aynı: Yalnız Allâh’a kul olmak ve böylece bütün diğer esâretlerden, kulluklardan, bağımlılıklardan ve iptilâlardan âzâde olmak.
Eşyanın, paranın ve maddenin kulu olmak mânâsında kapitalizmden kurtulmak...
Şu ve bu -izmlerin pençesinde Siyonizm’in oyuncağı olmaktan kurtulmak...
Onca korkutucu îkazın arasında bir müjde, bir teminat da vârid olmuş:
“Ümmetimden daima hak üzere galip ve zâhir bir tâife hiç eksik olmayacaktır. Muhalifleri onlara zarar veremeyecek-tir.” (Müslim, İmâre, 170-174)
Bu duygularla Kasım sayımızın başlığı:
Âhirzaman İmtihanlarında;
“Allâh’a Kul Olabilmek”
Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; Allâh’a kulluğu; her hâl, fikir ve harekette Allâh’ı râzı etmek olarak tarif etti. O’nun rızâsına tâlip olmayan fiiller hakikî bir kulluk değildir.
Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; Allâh’a lâyıkıyla kul olabilmenin ehemmiyetini, kıymetini, îcaplarını ve en güzel misallerini kaleme aldı.
İkinci makalelerinde ise; kıyâmet alâmetleri çerçevesinde, «Hak üzere olan mü’minlerden olma»ya dikkat çekti.
Dosyamız; Müslümanın kapitalizmle imtihanı, helâl kazanç, ırkçılık, hevâya uyma tehlikesi gibi başlıklarla ele alınırken, Dr. Ahmet Hamdi YILDIRIM’dan tedavi ve bakım fıkhı üzerine kıymetli bir yazı sizleri bekliyor.
Akademisyen şair Harun ÖĞMÜŞ’ün yaşanmış bir hikâyeden ilhamla kaleme aldığı bir uzun hikâyenin tefrikasına başlanırken, dergimizde farklı kısa hikâyeler ve nükteler de yer alıyor.
Tarih, ilmî tefekkürler, eğitime dair ipuçları... Hepsi yalnızca Hakk’a kulluğa dair...
Ve şiir... Kültür ve medeniyetimize ait zaman çizgisinin en güzel ölçülerine riâyet eden, kökü mâzîde âtîyi kucaklayan şiir...