Yüzakı’nda Bu Ay ‘hak Dostları’ Var

“Muhteşem bir maziden ihtişamlı Yarınlara” sloganıyla okurlarına seslenen Yüzakı Dergisi, Aralık ayında dosya konusu olarak Peygamber’in gerçek varisleri “Hak Dostları”nı işliyor.

Dede Korkut’un dediği gibi; Gelimli gidimli dünya, Son ucu ölümlü dünya... Fakat gidenler vârislerini bırakıyorlar: Bugün dünyayı kana bulayanlar; Hülâgûların, Hitlerlerin, Stalinlerin vârisleri... Makamını kaybetmemek için yüz binleri öldüren, milyonları süründürenler; Firavunların, Nemrutların vârisleri... Onlara şerri, zulmü telkin eden maiyetler; Hâmânların vârisleri... Dînî bilgisini şahsî menfaat ve fesat için kullananlar, Bel‘âmların vârisleri... Daha fazla kazanmak için her çirkinliği işleyen, altta kalanın canı çıksa umursamayanlar; Kārunların vârisleri...  Bunca şerre karşı; hayrın, iyiliğin, takvânın, adâletin, fazîletin vârisleri de bir silsile hâlinde mücadele etmekte...

ZAMANIN ZİRVE TEMSİLCİLERİ

kapak_118İbrahimî tevhid, İsmailî teslîmiyet, Eyyûbî sabır, Yûsufî iffet, Mesîhî zühd de vârisleriyle devam etti. Dünya tarihi, peygamberler ve muârızlarının mücadelesi şeklinde hulâsa edilebilir. Kâinâtın Fahr-i Ebedîsi; bütün fazîletleri, bütün üstün ahlâk unsurlarını tamamlamaya geldi. Sözüyle, fiiliyle ve ashâb-ı kiram tatbikatıyla; hayrı, ilmi, irfânı, cömertliği, cesareti, nezâketi, zarâfeti mîras bıraktı.

Hak Dostları... Peygamberimiz’in Gerçek Vârisleri... Zulm ehline adâleti, küfür ve dalâlet ehline hidâyeti, fücur ehline ıslahı, marazlara sıhhati onlar taşıdılar. Tarihin her dönemecinde ilâhî bir ikram hâlinde onlar var.  Çünkü onlar; O’nun Zamana Yayılmış Zirve Temsilcileri... Şeb-i  Arûs ile hatırlanan Aralık’ta, Yüzakı’nın dosya mevzusu; Hak Dostları... Genel Yayın Yönetmeni M. Ali Eşmeli; Hak dostlarının yeryüzünde adâletin, insanlığın, îmânın teminatı olduğunu belirterek, onların bâriz vasıflarını ortaya koydu.

“Malûm; Tarihten bugüne kaç kez; Tartılar bozuldu. Allah onları, sâlih kullarıyla düzeltti. Adâletin ayarları zulüm çarkı hâline geldi. Allah, sâlih kullarıyla düzeltti. Yeryüzünü küfrün karanlığı çepeçevre kuşattı. Ehl-i îmâna hayat hakkı tanınmadı. Azgınlık her şeyi kuruttu. Allah, sâlih kullarıyla düzeltti.”

MUKADDES EMÂNETİN VÂRİSLERİ

Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi; Peygamber Efendimiz ve ashâb-ı kirâmın nurlu izinden giden Ömer bin Abdülazizleri, İmâm-ı Gazâlî,  Edebâlî, Hüdâyî, İmâm-ı Rabbânî şeklinde devam eden silsileyi «Mukaddes Emânetin Vârisleri»ni kaleme aldı. Hazret-i Mevlânâ’nın Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri’nde ise, Rûhun Kanseri: Benlik ve Kibir ve şifâsına dair büyüklerin hikmetli tavsiyeleri yer aldı.

Dosya yazarları, 14 asrın birçok köşesine ışık tuttular. Bâtınî tehlikesini bertarâf eden İmâm-ı Gazâlî, Moğol yarasına Mesnevî’siyle merhem olan Hazret-i Mevlânâ. Son asırlarda işgallere ve cehâlete karşı direnişi Şeyh Şâmiller ve Senûsîler, hidâyetlere vesile olan cömertliğiyle Ebu’l-Hasan Harakānîler, bugün sancılı bir bölgede irşadda bulunan Tâha’l-Hakkârîler...  Mânevî irşad ile sarılmayan sosyal yaraların; umulmadık patlamalara yol açabildiği, tasavvufun sevgi, gönüllülük ve müsamaha esaslarının kaybolmasının şiddeti meydana çıkardığı, tasavvufî düşüncenin âlem tasavvurumuza ciddî katkılarda bulunduğu gibi tezler de dosyamızda... Şiirler... Altun Kol Silsilesi’nin ardına düşen mısralar... Hak Dostları kervanı bizi nereye götürür? Elbette Hak Dostluğuna...

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.