Yüzakı’ndan Gül Gibi Bir Sayı

GÜNDEM

Yüzakı Dergisi Kasım [2014] sayısında, Doğu - Batı sentezi yaparak, İslam’ın güzelliklerine dikkat çekiyor. "Batı, zehirli bir kaktüs gibi istîlâ etti dünyayı. Anlayışıyla, modasıyla, kültürüyle, düşüncesiyle... Batı, kaktüs dikenleri gibi battı. Ona sarılan saplandı kaldı. En karanlık ve koyu bataklıklara battı. Kuru bir batı tenkidi değil, her şeyi batıya yükleyip rahatlamak değil. Fakat batı, dünyada tek bir medeniyet olarak kendini gösteriyor ve silâhıyla, baskısıyla, gücüyle, internetiyle, medyasıyla, sosyal medyasıyla, ajanları ve ajanslarıyla bunu gerçekleştirmek için uğraşıyorsa, o zaman neticelerin faturası elbette ona kesilecek." ifadeleri kullanılıyor.

Yüzakı Dergisi son sayısında "Gül cezbeder. Gül; tebessüm ettirir, gönle ferahlık verir. Rengiyle, râyihasıyla, cemâliyle... Diken ise batar." ifadelerine yer veriyor ve İslam'ın güzelliklerini anlatıyor.

Gül'ün sadece gül olmaktan ziyade, temsil ettiği nitelik ve niceliklere de dikkat çeken yazılardan bir demet sunarak, "Gülde de diken var. Maksat dikensiz bir gül aramak da değil. Fakat gülün dikenleri alt ettiği, onlara sabrederek hükmettiği bir gülistan yakalamak. Gülistan diyarında her şeyin bir âdâbı vardı. Konuşmanın da, dertleşmenin de, tartışmanın da. Kaktüsler diyarı batıdan gelen her şey, kendi âdapsızlığını edepsizliğini de getirdi. Sosyal medya; yalanların, iftiraların, ahlâksızlıkların, fitne ve fesadın cirit attığı, cür'et bulduğu bir ortama dönüştü. O zaman dünyamızı tekrar gülistana döndürmek için düstur edinmeli" ifadelerine yer vererek, "Kaktüs olma, gül ol! Yûnus Emre Hazretleri ikaz etmekte: Diken olma gül ol eren yolunda, Diken olursan oda yanasın." o zaman niyetin ve istikametin doğrultusunda yolunu güzelliklerle donat uyarılarına yer veriyor.

HAYIRLI ÜMMET İLE GAFİL TOPLUM

Yüzakı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni M. Ali Eşmali, başyazıda "Gül Olmak ve Kaktüs Olmamak" ayarlarını ilâhî tâlimatlar ve onun en güzel tefsirlerinden Mevlânâ'dan hikmetlerle ortaya koyuyor. Gül olmanın önündeki mühim bir engeli, ham insandaki, doğruluğa karşı çıkma tersliğini teşhis ederek tedavisine yol göstererek: 'Artık; îmanlarda ki eğriliği düşman ayarıyla değil, peygamber ayarıyla istikametlendirmek şart. Kulluk rotasını ilâhî teraziye göre belirlemek zarurî. Artık; Zaman, tersliği düzeltme zamanı. Vakit; ellerdeki, dillerdeki ve gönüllerdeki tersliği doğrultma vakti.' ifadelerine yer veriyor.

Osman Nûri Topbaş ise; “Hayırlı ümmet” ile “gafil toplumu” misallerle karşılaştırarak, nesli hayırlı bir ümmet kıvâmında yetiştirmenin ehemmiyetini belirtti. Hazret-i Mevlânâ'nın “Gönül Deryâsında Sır ve Hikmet İncileri”nde ise; “söz”ün varlık sebeplerinden “nasihat, faydası ve âdâbı”na dair hikmetleri takdim ediyor.

Dosyada yer alan yazarlar; genel olarak sözün âfetleri ve edebi, hususî olarak da internet ile dünyamıza giren sosyal medya kullanımındaki problemler ve çözüm yollarına temas ettiler. Mücerred prensipler ve müşahhas tavsiyeler sunuyor.

Ahmet Ziylan, tabiî kabiliyetlerin keşfedilip değerlendirilmesi hususunda etkili hâtıralar paylaşıyor.

İlyas Kayaokay; deyimlerimizde yaşayan fakat kendisi unutulmuş bir eğitim âdetimize, şiirin gözünden projektör tutuyor.

Şiirlerde de dert: Kaktüs bataklığını kurutup gülistanı diriltme üzerine kurgulanması ayrıca dikkat çeken ayrıntılar arasında yer alıyor. Yûnus Hazretleri derdi de çareyi de “söz” ile gösteriyor.

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com