Zaferler Fedâkârlığın İkramıdır

Yüzakı Dergisi 135. sayısında  fedâkârlık muhabbetinin mahsûlü, zaferlerimizi işliyor.

Yüzakı Dergisi basın bülteninde Mayıs 2016 sayısı şu şekilde tanıtılıyor:

"Bu zulüm çağını kapatacak, adâlet ve merhamet çağını açacak bir hamleye muhtacız.

Bu modern câhiliyye devrini; hidâyet ve saâdet asrına dönüştürecek bir hamle gerek, İslâm âlemine de -aslında- bütün dünyaya da.

İstanbul’un fethi, de bir çağı kapatıp bir çağı açmıştı. Hazret-i Peygamber’in müjdesi aslında bir hedefti. Zorbaların zorlu surların ardına saklandığı bir dünyayı, Fatih’in hamleleri yıktı ve yeni bir devri başlattı. Denizlerin zincirlere vurulduğu bir dünyada, gemileri karadan yürütecek bir gayretle gerçekleşti bu hamle...

O gayret, fedâkârlığa muhtaçtı.

O fedâkârlık da derin muhabbete...

Öfke, kin ve nefret yıkmadı İstanbul’un surlarını. Adâlete, fethe, hidâyete olan aşk yıktı. Bir müjdeyi ufkumuza güneş yapan, Fahr-i Âlem’e olan muhabbet değiştirdi devri ve devrânı.

Bütün zorlukları;

“Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.” (el-İnşirâh, 5, 6) fermanıyla kolaylaştıran, bütün yokuşları tatlı bir seyr ü sefere kavuşturan mükemmel bir iksirdi muhabbet.

Fedâkârlık Muhabbetin Mahsûlü, ZAFERLER FEDÂKÂRLIĞIN İKRAMIDIR dedik bu sayımızda.

Bu devrânı değiştirebilecek; zulmü adâlete, kahrı lutfa çevirecek fetihler için fedâkârâne gayretlere muhtacız çünkü. O fedâkârlıklar için de gönüllerde muhabbeti diri tutmalı.

Vazifelerin birer nisâbı var. Namazın rekâtları, orucun günleri, zekâtın nisbetleri var. Fakat cihâdın, Allah yolunda gayretlerin nisâbı: Hakkını vermek. Hakkını vermek gayret ister. Gayret, fedâkârlık. Fedâkârlık da muhabbet...

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, «Hazret-i Peygamber’den tahsil edilen o muhabbet ve o fedâkârlık»ı zaferlerin temeli olarak ifade ettiği başyazıda bu iki haslete yapılan hücumlara dikkat çekti:

“Düşmanlar bugün bilhassa bu iki hasleti yok etmek üzere sayısız zehirler saçıyorlar mü’min dimağlara...

Velhâsıl çare; Bugünlerde o muhabbet ve fedâkârlığa daha fazla sarılmak. Samimiyetle sarılmak, lâkin sımsıkı.”

yuzaki_135

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, «O’nun Muhteşem Ahlâkı» makaleler serisinde, «O’nun Tefekkürü»nü anlattı. O’na muhabbetli sahâbe ve ardından gelen nesillerin nasıl fedâkârlıklar sergilediklerini serdetti.

Mevlânâ’nın Sır ve Hikmet Deryâsında ise; «Mazlumun Âhı» başlıklı makalede, kul hakkı, helâlleşme ve kader irtibatları dile gelmekte.

Fethin, fedâkârlığın, Osmanlı’ya olan ihtiyacın altı çizildi dosya yazılarında. Gönülleri kazanmak için yapılabilecekler misallendirildi.

Vahdet ve beraberlik, kardeşliğe zarar veren gayr-i ahlâkî davranışlar ve ölümün  tatbikatını yapmak karakter bölümümüzü zenginleştiren başlıklar...

Eğitim Notlarında imtihanın zarureti ve yetiştiriciliği;  Hayat Notlarında şikâyeti bırakıp çareye sarılmanın ehemmiyeti vurgulandı.

Engelliler Haftası ve vefâ borcunu îfâ etmek yıllara sığmasa da Mayıs’ta da yâd edilen annelere de temas edildi.

Fetih ile işgalin farkını Napolyon’un Mısır işgali ve Akkâ’da püskürtülmesinin anlatıldığı yazıda bulabilirsiniz.

Abdullah İbnü’l-Mübârek Hazretleri, Sultan Sencer, Hoca Neş’et Efendi ve Necip Fazıl gibi sîmâlar...

Şiirler... Muhabbetten fedâkârlığa, gayretten zafere giden yolun işaretlerini ve taşlarını döşedi.

Ramazân’a doğru yolculuğumuzda; Mîrac ve Berat kandillerinizi tebrik eder, bizleri en güzel kıvamda Ramazân-ı Şerîf’e ulaştırmasını Rabbimiz’den niyaz ederiz."

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.