Zahmetsiz Rahmet Olmaz!
Hizmet insanı, karşılaştığı tehlike ve güçlükler karşısında yılmamalı, bilâkis çetin şartlar altında bulunmaktan dolayı mukāvemeti artmalı, daha da kuvvet bulmalıdır. Gönüllere ebedî saâdet iksiri olacak âb-ı hayâtın, ekseriyetle zor zamanlarda ve çile diyarlarında saklı olduğunu hatırından çıkarmamalıdır.
Sıkıntılar karşısında tıkanıp bedbinliğe düşmek, yılgınlık gösterip kenara çekilmek, bir âcizliktir. Âcizlik ise bir müslümana yakışmaz. Hizmette bulunan kimseler, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şu niyâzını dillerinden ve gönüllerinden düşürmemelidirler:
“Ey Rabbim! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan ve eli kolu dökülür derecede tâkatsizlikten Sana sığınırım…” (Buhârî, Deavât, 38)
HİZMET EDERKEN SABRETMEK
Hizmette muvaffakıyetin en esaslı anahtarı sabır ve sebattır. Allah Teâlâ âyet-i kerîmede şöyle buyurmuştur:
“Ey îmân edenler! Sabredin, sebat gösterin, sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allâh’ın emirlerine itaatsizlikten sakının ki felâha erebilesiniz.” (Âl-i İmrân, 200)
“Ey îmân edenler! Allah’tan sabır ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (el-Bakara, 153)
Bu âyetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Efendi, şu ifâdelere yer verir:
“Esmâ-i ilâhiyyeden biri de «es-Sabûr» ism-i şerîfidir. Her kimde sabır varsa, onda Allâh’ın kudretinden bir tecellî var demektir. Hele bu sabırlı kimseler biraraya gelip de bir cemaat olurlarsa her hâlükârda Allâh’ın yardımına mazhar olurlar. Allah onların dâimâ dostu ve velîsidir.”[1]
Hizmet ehlinin, hizmetini îfâ ederken muhtelif zahmet ve meşakkatlerle karşı karşıya kalması gâyet tabiîdir. Bu zorluklar karşısında sebat gösterip sabırla yola devam edilirse, ilâhî yardıma mazhar olunacak ve Allâh’ın izniyle başarıya ulaşılacaktır.
TEHLİKE, KUDRETİ İMTİHAN EDER
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurur:
“İslâm’ın hakîkatlerini beyan sırasında bâzı insanların karşılaşabileceği eziyetlere de büyük bir saâdet olarak bakmak gerekir. Peygamberler nice eziyetlerle karşılaşmışlar, nice büyük sıkıntılar çekmişlerdir. Hattâ peygamberlerin en fazîletlisi Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
«Benim gördüğüm eziyeti hiçbir peygamber görmemiştir.»[2] buyurmuştur.” (Mektubât, 193. Mektup)
Muhammed İkbâl’e âit şu temsîlî sözler de, zorluklar karşısındaki her hizmet ehlinin yoluna ışık tutacak mâhiyettedir:
“Bir ceylan, diğer bir ceylana dert yanıyordu:
«–Bundan sonra Kâbe’de, Harem’de yaşayacağım. Orada yatar-kalkar, orada otlarım. Zira ovalarda avcılar pusu kurmuşlar, gece-gündüz biz âhûların izinde dolaşıyorlar. Artık avcı derdinden eman bulmak istiyorum. Gönlüm biraz da huzura kavuşsun!..»
Bunları dinleyen diğer ceylan ise:
«−Ey akıllı dostum! Yaşamak istiyorsan tehlike içinde yaşa. Kendini dâimâ bileyi taşına vur; cevheri temiz olan kılıçtan daha keskin yaşa! Tehlike, kudreti imtihan eder. Cisim ve canın nelere kâdir olduğunu bize o bildirir.» cevâbını verir.”
İşte bir hizmet insanı da, karşılaştığı tehlike ve güçlükler karşısında yılmamalı, bilâkis çetin şartlar altında bulunmaktan dolayı mukāvemeti artmalı, daha da kuvvet bulmalıdır. Gönüllere ebedî saâdet iksiri olacak âb-ı hayâtın, ekseriyetle zor zamanlarda ve çile diyarlarında saklı olduğunu hatırından çıkarmamalıdır. Gerçekten, zahmet çekmeden rahmete, külfete katlanmadan nîmete nâil olunamayacağı bir gerçektir. Zira hayâtı kıymetli ve bereketli kılan şey, ulvî bir gâye uğrunda gösterilen gayret ve fedâkârlıklardır.
ALLAH'TAN UZAK OLAN ÜÇ SINIF
Bir kelâm-ı kibarda şöyle buyrulur:
“Şu üç vasıftaki insan Allah’tan uzaktır:
1) Rahatını düşünerek hizmetten kaçanlar.
2) Hassas olduklarını bahâne ederek, yani “içim kaldırmıyor” diyerek sefâlet sahnelerinden ve mâtemlerin civârından uzak duranlar.
3) Sefih ve fâsıklarla hemhâl olanlar.”
DİPNOTLAR
[1] Bkz. Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur’ân Dili, c. I, s. 546.
[2] Bkz. Tirmizî, Sıfatü’l-Kıyâme, 34.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları