Zamanı İsraf Etmek, Âhiret Hayatını Tehlikeye Atmaktır
Yegâne sermâyemiz olan ömrümüz ve onun sayılı parçaları hükmündeki zamanlarımız; yıllarımız, aylarımız, günlerimiz ve saatlerimizin ne derece büyük bir kıymet ifâde ettiğinin farkında mıyız?
Son derece kıymetli bir sermâye olan zamanı, boş ve abes şeylerle isrâf etmek, âhiret hayâtını tehlikeye atmaktır. Bu yüzden, gaflet perdelerini aralayabilenler için zaman, hiçbir şeyle kıyaslanamayacak derecede kıymetli bir nîmettir.
İSRAF EDİLENLER ZAMANLAR
Cenâb-ı Hak îkaz buyuruyor:
“Asra (zamana) yemin olsun ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak îmân edip sâlih ameller işleyenler; birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnâdır.” (el-Asr, 1-3)
Zamana yemin ile başlayan bu sûrede; îman, amel-i sâlih, hakkı tavsiye ve sabrı tavsiye ile ihyâ edilmeyen zamanların israf edildiği ve bir hüsran vesîlesi olduğu bildirilmektedir. Zamanı hakkıyla değerlendirenlerden istisnâ kaydıyla bahsedilmesi de, insanların bu hususta ekseriyetle aldandıklarına işâret eden acı bir hakîkattir.
ZAMANI VERİMLİ KULLANMAK İÇİN ALLAH'IN ÎKAZI
Cenâb-ı Hak kullarının zamanı kullanma husûsunda hüsrandan kurtularak ilâhî ikramlara nâil olabilmeleri için şu tavsiyede bulunmaktadır:
“Bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş! Hep Rabbine yönel, O’na yaklaş!” (el-İnşirâh, 7-8)
Yâni ibâdet ve hayırlı işlerin biri bittiğinde hemen diğerine koşmak, herhangi bir zamanın ibâdetsiz ve hayırdan uzak geçmesine fırsat vermemek îcâb eder. Çünkü hayat, bize uhrevî saâdeti kazanmak için verilmiş bir nîmettir. Ölüm ise bir borç senedinin îfâ zamanını gösteren ödeme târihi gibidir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Bahçesinden Öyle Bir Rahmet Ki, Erkam Yayınları